20 yaşında hapse girseniz, 30 yaşında çıksanız, ne hissedersiniz? Böyle sorunca tuhaf geliyor tabii. Tülin Dağ, üniversite öğrencisiyken siyasi nedenlerle hapse atılan onlarca insandan sadece biri. Dağ, arkadaşlarıyla birlikte 10 yıl boyunca yaşadıklarını ‘Bir Adım Ötesi’yle anlattığı çok güçlü bir belgesel çekmiş.
Severim ismini, cismini, konusunu bilmeden şahane filmler keşfetmeye. O gün de hızlıca bir şeyler atıştırıp koşa koşa yetiştiğimiz Fransız Kültür Merkezi’nde Documentarist’te iki belgesel bekliyordu bizi. İlki ‘Bir Adım Ötesi’, film hakkında en ufak fikrim yoktu. Fakat, dakikalar geçip konuyu algıladıkça içime bir şeyler oturdu. Üniversite öğrencisiyken siyasi sebeplerle hapse atılan genç kızlar ve bu kızların 10 yıl boyunca yaşadıkları… Anlatmama imkan yok ama tarif etmeye çalışacağım, zira bir şekilde bulursanız bu filmi izlemenizi öneriyorum.
Üç arkadaş, hapishanedeki süre boyunca birbirlerine destek oluyor. Düşünsenize yıllarca aynı duvarlar arasındasınız ve yapacak ne kadar çok şey olabilir ki… Kitap okuyorlar, voleybol oynuyorlar…
Yıllar sonra, yani hapisten çıktıktan sonra uzun süre insanlarla uyum içerisinde yaşamaya çalışıyorlar. Bir tanesi, birkaç defa olamayacağını düşünüp intihara teşebbüs ediyor. Bu kadar zor işte… Diğeri yani Ayşe, tüm engellemelere rağmen üniversiteye geri dönüyor. Düşünsenize kendinizden 10 yaş küçüklerle aynı sınıfta okuyorsunuz, bu bile çok zor, ki gelen soruları tahmin edersiniz…
Tülin Dağ, “İçerde fiziksel olarak büyüyorsun ama duygusal ve ruhsal olarak çok fazla gelişemiyorsun. Biz cezaevinde girdiğimizde gençtik ve gençliğimizi diğer yaşıtlarımız gibi yaşayamadık. Ben cezaevine 22 yaşına girmiştim. Çıktığımda da 22 yaşından sonra yaşamaya devam ettim. Fiziki olarak 32 yaşındaydım ama 22 yaşında olan insanlarla aynı şeyleri hissediyordum” diyor.
“10 yıldır ne yaptın?”
Hapisten çıkıp hayata dört elle sarılanlardan biri de Tülin Dağ, yani filmin yönetmeni. Hep sinema var hayalinde, gidiyor Bilgi Üniversitesi’nin kapısına dayanıyor, yetenek sınavından da geçiyor, ama ne geçmek! Soruyorlar, “10 yıldır ne yaptın?” diye, başta cevap veremiyor. Sonra her şeyi anlatıyor ve bölüme kabul ediliyor.
Filmi çekmeye başladıktan sonra öğreniyor ki, Bayrampaşa Cezaevi yani onların yıllarını geçirdiği o duvarlar boşaltılmış, yıkılmış… Belgeselde oraya da yer verip vermemek arasında kararsız kalıyor ama bir cesaret toplanıp gidiyorlar. Elbette gözler doluyor ve anılarını anlatıyorlar birbirlerine…
Gökyüzüne baktıkları yeri gösteriyorlar, ‘bir adım ötesi’ orası ama gidemiyorlar. Gökyüzü o kadar müthiş bir şey ki onlar için. Görebildikleri tek gerçek yer…
Böyle bir deneyimden sonra hayata tutunmak hiç de kolay değil… O kadar etkilendim ki filmden, takdir ettim üçünü de, böyle bir işe giriştikleri için. Bundan sonra hayat tüm güzellikleri getirsin onlara…
Filmle buluşturan Documentarist’e bu başarılı seçki için de teşekkürler.
Filmi izleyeli uzun zaman oldu ama böyle yazılar hemen yazılamıyor.