Yine koca bir yılın nasıl geçtiğini anlamadık belki ama bu yıl da şehirde bizi gülümseten, iyi hissettiren şeyler oldu. Gelin bir bakalım neler yüzümüzü gülümsetmiş…
İstiklal Caddesi’nin en sevdiğimiz binalarından biri olan Yapı Kredi Kültür Sanat binası dört yıldır tadilattaydı. Yenilendi, parıldadı ve bize kollarını açan Akdeniz heykeliyle bir sabah aniden karşımıza çıktı. Gerçek bir kavuşmaya sahne oldu da diyebiliriz. Uzun zamandır İstiklal Caddesi’ne uğramayanlar, sadece burayı görmek için Beyoğlu’na yeniden ayak bastı diyebiliriz. Binada eskisinden daha geniş bir sanat galerisi bulunuyor. Yapı Kredi Yayınları da göz alıcı bir alana geçmiş. En üst kattaki kütüphanesi ve çok amaçlı performans bölümünün de eklenmesiyle, yılın en sevindiren haberlerinden biri oldu.
Beyoğlu Sineması, uzun zamandır borçları yüzünden maddi zorluklarla mücadele ediyordu ve sonunda kapatmaya karar verdiklerini sosyal medyadan duyurdu. Bu açıklamanın ardından sinema yazarı Cem Altınsaray’ın çağrısı, dev bir girişime dönüştü ve ortaya Sadakat Kart isimli fikir çıktı. Bu fikre oyuncu, yönetmen ve yazarlar da “Ben kartımı aldım, sen de aldın mı?” çağrısıyla destek verdi ve kampanya hızla büyüdü. Şimdilik kapanmaktan kurtulan Beyoğlu Sineması’nın yaşaması için siz de bir Sadakat Kart alabilirsiniz.
Temmuz ayında İstanbul’da etkili olan fırtına, dolu ve sağanak yağışı Çengelköy’deki asırlık çınarın yıkılmasına da neden olmuştu. Şiddetli fırtınanın yerinden söktüğü Çengelköy İskele Meydanı’nda bulunan ve “Korunmaya Değer Ağaç” sınıfında yer alan 180 yaşındaki çınar, ertesi gün İstanbul Büyükşehir Belediye ekiplerinin çalışmasıyla tekrar yerine dikildi. Uzun yıllardır İstanbul’da böylesine bir fırtına yaşamayan İstanbulluların en güzel tesellisi, asırlık çınarın yerine dikilmesi oldu belki de.
İlki 1989 yılında düzenlenen ve 2002’den bu yana iki yılda bir hayata geçen İstanbul Tiyatro Festivali, bu yıl bir sürprizle karşımıza çıktı. Festival, artık her yıl düzenlenecek ve böylece yurt içi ve yurt dışından, sahne sanatlarının önemli isimlerini daha sık izleme şansına erişeceğiz. Festival geçen 20 yıl içinde 5600 yerli ve yabancı sanatçının 700 performansına ev sahipliği yaptı ve bu gösterileri 441 binin üzerinde seyirci izledi. Artık güncelliği yitirmeden her yıl daha çok oyun izleyebileceğiz!
Bisiklet kullanıcıları her geçen gün İstanbul’da bisiklet kullanabilmek konusunda ısrar ediyor ve bu ısrar güzel sonuçlara yol açıyor. Böylece şehirde bisiklet kullanmayı isteyen ama bir türlü cesaret edemeyenlere de ilham olmuş oluyorlar. Bisiklet kültürüne önemli katkılarda bulunan Aydan Çelik’in yazdığı ‘İstanbul Bisiklet Rehberi: Sana dün bir seleden baktım aziz İstanbul’ kitabı, İstanbul’daki 41 güzergahı anlatıyor. Bu kitap sayesinde İstanbul’da daha çok bisikletli görmeyi diliyoruz.
Uçan Kütüphane, çocuklara hayal gücü sunmak amacıyla yola çıkan anlamlı bir kütüphane. Avcılar’da bulunan kütüphane, Suriye’den gelen ve geçici koruma altında olan çocuk ve gençlerin kullanımına açık. Daha önce Mardin ve Sultanbeyli’de de açılan Uçan Kütüphane, 7-14 ve 18-27 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin gelişimini ve becerilerini desteklemeyi amaçlıyor. Kütüphanede; Düşün-Tasarla-Üret, Kaşifler Laboratuvarı, Drama Kumbarası, Adım Adım Dans, Kitap ile Sohbet, Sinema ile Sohbet ve Renklerle Yolculuk gibi başlıklarda 13 atölye çalışması bulunuyor. Herkesin ziyaretine açık olan kütüphane Avcılar Kaymakamlığı ve Yuva Derneği işbirliği; Goethe-Institut ve Avcılar Belediyesi desteğiyle hayata geçti.
İstanbul, yaratıcı alanda birçok farklı işin üretildiği bir şehir. Tasarım, yazılım, içerik ve daha birçok alandaki projeyi takip etmek amacıyla şehrin hangi köşesinde neler olduğunu anlatan İstanbul Yaratıcı Platformlar Ağ Haritası, bu anlamda oldukça işlevsel. Harita, yaratıcı endüstrilerin gelişimine katkıda bulunmayı, platformları görünür kılmayı ve bu platformlar arasındaki işbirliklerinin önünü açmayı hedefliyor. Atölye ve British Council’in iki yıllık bir çalışmanın ardından oluşturduğu haritada; ortak çalışma alanları, kuluçka merkezleri, teknoparklar, araştırma merkezleri ve sanal platformların da yer aldığı 100’e yakın oluşum bulunuyor. Haritaya bu linkten ulaşabilirsiniz.
Haziran ayında şehrin en güzel noktası olan İstanbul Boğaz’ı, şaşırtıcı derecede güzel bir renge; turkuaza dönüştü. Uzun süre kimse nedenini sorgulamadan, günlerce sosyal medyadan bu etkileyici renkteki Boğaz’ı paylaşıp durdu. Sonunda NASA bir açıklama yaptı ve bu rengin Karadeniz’deki planktonlar nedeniyle oluştuğunu söyledi. Deniz yaşamına zararı olmayan planktonlar, suda bulunan, hareket yeteneği akıntıya bağlı olan canlılara verilen genel bir isim. Yani bu planktonlar Boğaz’daki rengiyle bizi bu yaz iyi hissettirdi.
Doğa Derneği, her yıl Avrupa’dan Afrika’ya yolculuk eden milyonlarca leyleğin bu yıl göçüne tanık oldu. İstanbul Büyükçekmece, bu göçte leyleklerin en çok kullandıkları alan olarak biliniyor. Her yıl inşanlar yüzünden binlerce leylek hayatını kaybederken, bu ana şahit olmak oldukça etkileyici olsa gerek. Leylekler baharda Avrupa ve Anadolu’ya geri dönecek. Siz de bu anı izlemek isterseniz Doğa Derneği ile irtibata geçebilirsiniz.
Dünyaca ünlü isimlerin İstanbul’a konuk olmasına alıştık, Ai Weiwei de uzun bir süredir de beklediğimiz isimlerdendi. Daha önce de ses getiren sergilere ev sahipliği yapan Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, bu sergiyle de bu yıl epey konuşuldu. Müzenin üç katına yayılan sergide; sanatçının tüm dönem porselen işleri, video, duvar kağıdı ve fotoğraf çalışmaları bulunuyor. Basın toplantısında İstanbul’a çok yakın hissettiğini söyleyen Ai Weiwei, İstanbul’dan ilham alarak ürettiği işlerin de sergide görülebileceğini belirtmişti.
Ana fotoğraf: Tim Mossholder / Unsplash
Bu haber TimeOut İstanbul Aralık 2017 tarihli sayıda yayımlanmıştır.