Nihan Bora

Çukurcuma için 9 öneri

 
Nişantaşı dosyasından sonra Çukurcuma’yı keşfetmeye çıktım. O da ne! Meğer ben yıllardır Çukurcuma’yı biliyorum sanıyormuşum ve büyük yanılgıdaymışım.

Touch İstanbul’un Ocak sayısı için fotoğrafçı arkadaşımla araçtan 49’un köşesinde indik. 49 da uğramama gereken noktalardan biri olarak tavsiye edilmişti. Nişantaşı dosyasında birçok yeri arayıp önce izin almıştım ama Çukurcuma dosyasında böyle bir şeye gerek bile duymadım. Bunun nedeni de, Çukurcuma halkının daha samimi gelmesiydi, onlar için çekimin sorun olacağı şüphesi yoktu içimde.
Bir antikacı amca dışında kimse sorun çıkarmadı sağ olsun. O da, “Madem bu dergi satılıyor bayide, siz bana para vermelisiniz. O dergi satarsa içinde ben olduğum için satar zaten” dedi. Ben bir süre algılayamadım bizden gerçekten para istediğini. Sonra da güldük, geçtik.
Touch İstanbul’un Ocak sayısında 21 mekanlık bir dosya var, detaylı bir biçimde. Şimdi ben ilgimi çeken yerlerden kısaca bahsetmek istiyorum.
49: Çukurcuma’nın en güzel cafe-restoranı. İçindeki her tasarım ürünü satılık. Pizzasını o gün deneyemedim fakat en yakın zamanda pizza-şarap ikilisini denemeye gideceğim. İşletmecisi Serkan Bey’e de verdiği bilgiler için teşekkür etmeli.
Müstamel Eşya Evi: İçine girmeden böyle bir yer olabileceğini hayal bile edemezsiniz. 50’lerden günümüze yenilenen mobilya ve ışıklandırmalar var. Fotoğrafları o kadar şahane çıktı ki, dergi konunun açılışını bu dükkanla yaptık.
Sota: Hakikaten sotada olan bu restoran, Altıpatlar Sokak’tan girince ilk sağ çıkmaz sokakta yeni sayılır, 4 ay önce açılmış. İçeri girdiğiniz anda Avrupai bir kafeye adım atmış gibi hissediyorsunuz. Bahçesi şahane. Sessiz sakin, çalışmak için ideal. (Daha sonra bir arkadaşımla gittik, o deneyimi de yazacağım.)
Mozk: Selda Bola-Berk Özkanlı çiftinin iki yıl boyunca karavanla gezerek topladığı çılgın ürünler mevcut. Şapkalar, ayakkabılar, bavullar, dolaplar ve tabi kıyafetlere bayıldım!
Babel Cafe: Turnacıbaşı Sokak’ta Mesele Kitapçısı’na gelmeden solda belli belirsiz bir kafe var. İşte orası Babel Cafe. İçerisi sıcacık, sahibi Mithat Bey de Antakyalı ve yemekleri anlata anlata bitiremeyen bir işletmeci. Otel işletmeciliğinden Çukurcuma’nın büyüsüne kapılıp gelmiş. İçli köfte yemeye gideceğim tez vakitte.
Kedi Kafe: O gün Kedi Kafe’yi çekmeye çalışırken Tolga Karel (Yaprak Dökümü-Oğuz) kafenin önünde bir arkadaşıyla oturuyordu. İzin istedik, esprili bir şekilde izin verdi çekim yapmamıza. “Kediler nerede?” dedim Kerim Bey’e, gezmeye çıktılar dedi. Yumuşak müzik, dergiler, gazeteler 10 numara bir kafe burası da.
Evihan: Kristin Evihan her şeyi tek başına yapıyor. Her keseye uygun şahane tasarımlar var. Artık hediye alacağım ilk noktalardan biri.
Asri Turşucu: Cemil amca anlattı, biz dinledik. Turşudan da ikram etti tabi. Türkiye’de böyle bir tat yok. Kimler kimler nelerden geliyor bu turşuyu tatmak için. Hoş sohbet, e bir de güzel turşuya evet diyenler için gelsin Asri.
Osmanlı Antik Palas: Çok acayip bir hikaye anlattı Bünyamin Bozbek. “Kimse 20 yaşında antikacı olmaz. Geçmişi özlüyorum ben.”
Daha da bir şey denmez bu cümlenin üstüne. Çukurcuma insanıyla sohbet lazım, iki lakırdı lazım. Ancak öyle daha iyi anlaşılabilir Çukurcuma. 
Exit mobile version