Ayda yılda bir kez hafta sonumu evde geçiriyorsam ve elbette göndereceğim bir yazım yoksa, birikmiş dergi ve gazetelerimi eleme işine girişirim. Bugün de öyle oldu.
İnternet ile birlikte değişen-dönüşen gazetecilik, dergicilik elbette çok başarılı gidiyor. Fakat hâlâ tutkunu olduğum dergileri satın alıp kimi zaman hızlıca okuyup bir kenara bıraktığım günler devam ediyor. Derinlemesine okumayı bir ay sonrasına ertelediğim de oluyor, yalan değil. O derginin eve girmiş ve her an elimi uzatsam erişebileceğim mesafede olması buradaki mühim nokta.
Peki ya yıllar geçmesine rağmen bitmek tükenmek bilmeyen bu dergi alma işi, nasıl bir arşivciliğe gidiyor dersiniz? Ne yazık ki bir malikânede yaşamadığım için gittikçe daralan ve üç-beş adımlık mesafeye inen odada yaşamama sebep oluyor. O kadar! Dergilerimle mutluyum şüphesiz fakat yaşama ve nefes alma alanım oldukça daraldı. Artık bazılarıyla vedalaşma vaktim gelmişti. Dedim ya, vakit buldukça dergi eleme işine girişiyordum zaten ama hiçbiri bugünkü gibi büyük bir “vazgeçiş” olmamıştı.
Atmaya kıydıklarımı değil de, atmaya kıyamadıklarımdan söz etmek daha doğru sanırım. Aktüel, Haftalık, Tempo arşivciliğimden başlamalıyım. Onları ne olursa olsun atamıyorum. 90’lardan itibaren onlar benimle. Uzun bir süre de olacaklar sanırım. Müzik, sinema, sanat dergilerim de öyle. Milliyet Sanat’larım, canlarım. Diğerlerine oranla nispeten daha yakın tarihli olan Newsweek Türkiye’lerim. O ekiple bir yılımı geçirmiş olmam, ne çok şey öğretmiş meğer. (Bu cümleyi, Newsweek sayfaları arasında dolaşırken söylüyorum içimden.)
K Dergi, Yeni Film, Altyazı, Bir+Bir, Roll, Birikim, Virgül, Bant ve daha niceleri… Çalıştığım dergi ve gazetelerin nüshalarını hep fazla fazla saklamışım. Bir tanesi yeter deyip attım diğerlerini. Bir tane kalmasının onu daha değerli hâle getireceğini düşündüm.
En özendiğim ve -neredeyse- tüm sayılarını sakladığım Radikal Cumartesi ve Radikal Kitap’larım. Cumartesi ne kadar güzel bir ekti! O insanların bir daha bir araya gelmesi ne kadar da zor.
Altıdan fazla poşet çıktı. Elbette okumak isteyenlere ulaşacak bir yere götüreceğim. Sahipsiz kalmayacaklarını düşünüyorum. Ne de olsa dergi onlar, elbet eller dokunacak onlara ve aranan konular bulunacak içlerinde. Sonra bir başka sıcak yuvaya gidip orada yaşamaya devam edecekler…
Ana fotoğraf: Umberto Cofini