Nihan Bora

Gezi’den dönüş…

Son yazıyı yazdığımdan bu yana neredeyse her gün aklımdan geçenleri bloga yansıtacak bir teknoloji gelişmediği için üzgünüm. Oysa ki her gün bir şeyler söyledim, buraya uğrayanlar için…

Yılın son ayında, geçmiş yılın olup bitenleri ve gelecek yıla bağlanan umutlar sardı beni de bu yıl, ilk kez. Hiç karar filan aldığım yok, yeni yıl için. En büyük dileğim, sağlık ve mutluluktur. Gerisi geliyor. Ama 2013 öyle acayip bir yıldı ki -her anlamda-, 2014’ten beklenti içine girdim nedensizce.

Aslında bu yazı sadece mayıs ayından bu yana değil, birkaç yıldır yazılmayı bekleyen bir yazı belki de.

2013 = GEZİ PARKI DİRENİŞİ

Bu kadar ara vermişken ilk bahsetmek istediğim konu elbette Gezi Parkı direnişi. Ama bahsetmeye gelince parmaklarım duraksıyor. Gözümün önüne milyonlarca şey geliyor ama yazmak konusu sıkıntılı. Sanırım orada olanlar biliyor, anlayabiliyor hislerimi. 27 Mayıs gecesi yatmadan hemen önce, “acil gezi parkı” başlıklı bir email aldım.

Ertesi gün parktaydık; şarkılar, türkülerle. Festival gibiydi. O ağaçların kesilmesini istemedik. Güzel günlerdi ama sonraki günler yerini üzüntüye ve daha da çok mücadeleye bıraktı. Konuyu en iyi değerlendirenlerden biri Ahmet İnsel’di. Ahmet Hakan’ın programında meramımızı en iyi o anlattı, “Bu bir haysiyet ayaklanmasıdır” dedi. Buyurun izleyin:

http://www.youtube.com/watch?v=ywVj9uQvcUg

Gidenler, kalanlar…

Gezi Parkı’na dair Twitter, Facebook ve Instagram’da çokça paylaşımlarım oldu. Ama en çok da zete.com’da yaptığımız haberleri sayabilirim. Sanırım o dönem yapabileceğimizin en iyisini yaparak büyük bir kitleye ulaştık. İnternet haberciliği ve sosyal medya sayesinde herkes, her şeyi en ince ayrıntısına kadar takip etti. Tabii ‘herkes’ değildi takip eden, keşke herkes olsaydı… Elinde akıllı telefonu olan, evinde interneti olan ve gerçeği merak eden ‘herkes’…

Gezi Parkı’ndan, Türkiye ve dünyanın dört bir yanından direnişe destek veren ve o an yaşadığımız, haberdar olduğumuz her şeyi takip etmeye çalıştık. Bir parktaydık, bir bilgisayar başında… Olan biteni gücümüz yettiğince vermeye çalıştık. Sanırım başarılı da olduk. Zete epey konuşuldu, takip edildi o zamanlar. Ben 2014’ün Şubat ayında ayrıldım zete’den. Ama bağımsız ve tarafsız haberin en iyi adreslerinden biri olmaya devam ediyor zete. Hala zete’yi bilmeyenler şöyle alalım: zete.com

Artık her sohbetin bir köşesinde var Gezi Parkı. Direniş sayesinde yanımızda bildiklerimizi tanıdık, uzaktakileri yanımıza aldık, hiç olmadığımız kadar iyi hissettik. 30 yıldır başıma gelen en güzel şeydi. Tabii her sarsılma gibi Gezi direnişini de hüzünle hatırlayacağız, ardında bıraktığımız kayıplarla…

Gezi üzerine verdiğim röportaj

Şimdi bu yazıyı yazarken tekrar şöyle bir bakıyorum neler yaşadığımıza da, benim ilk günden itibaren aklıma en çok kazınan kelime ‘dayanışma’ydı. Ben böyle anlayışlı, birbirine kenetlenmiş, birbirini anlamak ve sevmek için adım atmaya meyilli bir kitleyi daha önce hiç yan yana görmemiştim, sanırım görmeyeceğim de.

Gezi Parkı’na dair hislerimin bir kısmını Betül Kara’nın benimle yaptığı röportajda yazdım. Betül, Gezi Parkı için imza toplanan dönemlerden, gelişmeleri takip ettiğimi bildiği için konuşmak istedi benimle. Röportajı buradan okuyabilirsiniz.

*Fotoğrafı 27 Mayıs 2013 günü, saat 17.00 sularında çekmiştim. O kadar çok şeyden habersiz eğleniyorduk ki…

Sağlıcakla.

Exit mobile version