Yazmak hep başka, hep özel ama bazen nasıl yazdığım da önem kazanıyor. Mesela bu ara, tez konusu veya haber konusu düşünürken özellikle, kalem kağıt olmadan asla…
Elime kalem alıp herhangi bir şey çiziktirmediğim gün geçmiyor. Çok istiyorum buraya da not düşmeyi. Bloglar okuyorum, belki kendime de faydam olur, buraya daha sık yazarım diye ama fark ediyorum ki, kağıt kalem beni sarmalayan…
Seviyorum ve hatta on parmak yazıyorum, ama nafile. Yine bu ekrana bakıp, tuş sesleriyle kelimeleri döküvermek, orada kağıt kalem bana bakarken cazip değil işte. Neyse. Bu günler yoğun günler, muhabirliğin yanı sıra tez konusu belirlemem gerekiyor.
Aklımda doluca konu var. Çok zor seçim yapmak. Cinsiyet ayrımcılığı da istiyorum, teknolojinin gazeteler üzerindeki etkisini de, kadının medyadaki temsilini de, hatta Türk sinemasının son dönemlerindeki bazı başlıkları irdelemeyi de.
En takıldığım nokta ise son günlerde, zamanın çabuk geçmesi. Belli bir süredir ev işleriyle de haşır neşir olmamdan olsa gerek, kendime kitaplarıma dergilerime yüzeysel vakit ayırdığımın farkındayım ve üzülüyorum. Ama böylesinden de memnunum, sadece bazen ayaklarımı uzatıp saatlerce müzik eşliğinde okumak ya da saatin farkına varmadan film izlemeyi özledim, o kadar.
Bazı değişimlerin yaşanacağı bir hafta olacak. Hayırlısı olması temennim.