Nihan Bora

Ağustos bitmeden Sabit Fikir


Edebiyat dergileri sıcacıktır. Onlar öyle de, diğerleri değil mi? Değil. Sözcüklerin daha özenle seçildiği, en sahici cümlelerin olduğu o dergiler arşivliktir, sarılıp uyumalıktır…

Henüz 6 aydır yayında olan Sabit Fikir Edebiyat-Eleştiri Dergisi, aylık olarak ‘seçkin’ kitabevlerinde bulunuyor. Ama kalkıp gitmeye üşenen hatta kitap siparişini internetten verenlerdenseniz idefix, alışverişlerinizde bu nadide dergiyi size hediye olarak gönderiyor. Aslında derginin önce elektronik ortamda yer aldığını söylemeli. www.sabitfikir.com adresinde uzun süre yazılar okuduk, bu yazılar internetten kağıda taştı. Genelde tam tersi olur ama böylesi şahane oldu.

Sabit Fikir sayesinde, fikrinizi sabitlediğiniz yerden itinayla koparabilirsiniz. Misal, bu sayıdan neler neler öğrendin derseniz:

The Guardian’ın Elif Şafak’ı eleştirdiğini, Varlık dergisinin 78 yaşına girdiğini, aşk romanlarının cinsel suçlara yol açmakla suçlandığını, Libération gazetesinin Yaşar Kemal’i yaşayan en büyük Türk yazarı seçtiğini, kitapları en çok bağışlanan yazarların kimler olduğunu, yazarların tatilde okumayı en sevdiği yazarın kim olduğunu öğrendim.
Dosya konularına diyecek yok:
          Yazarların Vârisleri: Edebiyatta “miras” tartışması – Nehir Minel
          Türkçenin Katibi: Hulki Aktunç – Haydar Ergülen
          Hulki Aktunç ile söyleşi – Murat Gülsoy
          Sonsuz Bir Masal Irmağı – Faruk Duman
          1473, Keşke – Oylum Yılmaz
Küçük İskender’in “Öyküler şiirin alın yazısıdır” başlığını attığı yazının spotuna bayıldım: “Olayın sıcaklığını aktarabilecek denli ‘şair cesareti’ olan öykücüler savaş muhabiridir sanki, bizi ‘canlı bağlantı’yla alır götürürler.”

Ve Oylum Yılmaz’ın, Bedia Ceylan Güzelce’nin “1474” isimli romanı hakkında söylediği, “Bunca
aksaklık, romanın bir de anlatım bozukluklarıyla dolu olması ayrı bir talihsizlik. Düzeltiyle
uğraşanları çıldırtacak, ‘anlatım bozukluğu nasıl olur’ dersi verdirecek kadar çok olduklarını
söylemeden geçemeyeceğim.”
Haydar Ergülen’in ‘Yüzlerce’ isimli köşesinde “Türkçenin katibi: Hulki Aktunç” yazısının girişi de şöyle naif: “Bugün 17 Ağustos, büyük depremin üzerinden altı yıl geçmiş. Depremin birinci yılında “Varlık” dergisi bir dosya yapmıştı. Şair ve hikâyeci Hulki Aktunç da deprem gecesini anlatmıştı: “Evimden kaçacak değildim. Eşimle birlikte oturduk, elektrik kesik olduğu için pilli radyocuğumuzdan bilgi almaya çabaladık. Derken oğlum ile gelinim geldi. Bizim evi terk etmeyişimize şaşırdı ikisi de. Niçin ve nereye gidebilirdik ki? Ana-kız iki kedimizi ne yapacaktık?” Ben de bu köşede ‘Deprem Bulaşıcıdır’ başlıklı bir yazı yazmış ve bu sözlerinden doğru Hulki’nin gerçek bir şair olduğuna değinmiştim.”
Exit mobile version