Nihan Bora

Ben gidersem, Ruhum sen kal dünyada // Fikret Kızılok’u anma


Kulağımıza şarkılar çalınır, yazın başka şarkılar çeker gönül. Kış mevsimine ise başka şarkılar yakışır. Bir de mevsim ne olursa olsun sizi bulunduğunuz yerden alıp götüren değerli şarkılar vardır.
Yıllar geçer, bazı insanlar unutulmaz. O unutulmayan insanların unutulmayan sözleri, şarkıları da vardır. Çakılır kalır olduğu yere. Hem oradadır, hem gökyüzünde uçuşur sanki.

Müzik dediğimiz şey o kadar değerli ki. Benim gibi yazanlar için kimi zaman ilham verir, kimi zaman kalemi kağıdı bırakıp sadece dinlemeye sevk eder. Ama her hâlükârda kulakta, ortamda, evde bir ses varsa, o zaman her şey başka güzeldir.
Gitmek isteyenler için kaçıştır bir nevi şarkılar. Dinlersin ve gidersin, uzaklaşırsın. Döne döne aynı şarkıyı dinlersen, uzun bir yolculuğa bile çıkabilirsin. Şayet o şarkının geçmişte anıları varsa, o an o noktada, o insanlarla, o çiçek kokularını duyuyorsundur. Yok eğer yeni yeni anılar birikiyorsa, bilirsin ki ileride şimdi bulunduğun noktayı hatırlayacaksın.
İşte bu kadar methiyeyi hak eden, önünde saygıyla eğileceğim, şu an hayatta olmadığı için ancak göklere sığdırabildiğim insanlar var. Bunlardan –sadece- biri Fikret Kızılok.
Bundan 10 yıl önce bugün Fikret Kızılok’u kaybettiğimizde ben lisedeydim ve radyoculuk yapıyordum. O zamanlar radyoda dinlerdim ama programda onun şarkılarını çalmazdım. Malum popüler müzik dinlenirdi ve acemiliğin verdiği bir hisle pop müzik çalardım. Kızılok çalarsam dinlemezlerdi beni.
Neyse şimdi aradan 10 yıl geçince ve ben hala deli gibi Fikret Kızılok dinlediğimin yeniden ve yeniden idrakına varınca bu yazıyı yazmak istedim. Her şarkısı ayrı değerli. Yalnız bir tanesini paylaşmak isterim, en sevdiklerimden…
Exit mobile version