Lamb’i dinledim Salon’da bir de üzerine İTEF’i yakaladım Kadıköy’de. Hepsinden kısa kısa bahsetme zamanı. Bir de dergiler, kitaplar var bu yazıda…
Aynı şarkıda romantizm ve hareket ritmi
İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali etkinliğine başlamadan önce İKSV Salon’da umduğumdan da iyi bir performans sergileyen Lamb’den bahsetmeliyim. Konser 22:30’da başlayacağından öncesinde Vatan gazetesinden arkadaşım Eda ile oturduk, lafladık. Kendisiyle One Love’da tanıştık ve tamamen eğlence üzerine kurulu gibi görünen ilişkimiz yakın bir arkadaşlığa dönüştü. Çok da iyi oldu. Salon’u Lamb’le açmış oldum. Lamb’i keşfetmenizi, ona ısınmanızı ve benimsemenizi isterim.
Yeni Yazın/Yeni Medya-Yazar kimliği nasıl değişti?
Gün boyu harcadığım enerjinin üzerine vapurla Kadıköy’e geçmek, İstanbul’un nadir güzelliklerinden olan boğazı izlemek rahatlattı ve yorgunluğumu aldı. Bir arkadaşa uğradıktan sonra 20:00’de başlayan etkinliğe yarım saat gecikmeli de olsa gittim. Son adım attığım tarihi hatırlamadığım Karga’yı özlediğimi fark ettim ve kapıdan adımımı attıktan sonra ahşabın verdiği o hissiyatla iyi hissettim kendimi. En üst katta edebiyat vardı hem de, insan nasıl iyi hissetmesin? Depar atarak çıktım ve oturacak yerin kalmadığını görünce küçük bir çöküntü yaşadım ama çabuk atlattım merdivenlere yayılıverdim. Konuşulanları önce duymaya, sonra algılamaya çalıştım. Merdivendeki gıcırtı sesleri arasında konuşulanları kesik kesik duymama rağmen büyük zevk aldım ortamdan. Birkaç cümle aktarmam gerekirse…
Péter Zilahy: “Teknolojik aletlerin modasının geçeceğine inanıyorum. Benim için en önemli şey kitabı elle yazmak.”
Hakan Günday: “Yazarak düşünmek bir insanın potansiyelini en yüksek şekilde kullanabileceği bir süreç.”
“Basılı yayında okur tepkisini ne zaman alacağınız belli değil. Ekranda hemen görebilir hemen etkilenebilirsiniz:
Sezyum: “Özdeyişlerle kullanacağım ki çevirmen çeviremesin.” (Sezyum hem yazarken hem de konuşurken zekasını başarılı kullanan yazarlardan biri bence.)
Bu ay okumanızı önereceğim, aslında her ay için geçerli olabilir, dergiler var. Sabit Fikir, sadece bir edebiyat dergisi değil, insanı daha çok kitap almaya ve okumaya teşvik eden bir dergi. Notos Edebiyat da aynı şekilde, iki ayda bir çıkan derginin her noktası o kadar değerli ki…
Tabii ki bu ay bitmeden Altyazı edinmeniz gerekiyor. Acele edin şehrin en ücre köşelerinde bile derginin bittiğini gözlerimle gördüm. Bu kadar çok satmasının en büyük sebebi, Nuri Bilge Ceylan‘ın Bir Zamanlar Anadolu’da filminin kurgu günlükleri kitabını veriyor olması.
Ve okuduğum kitapları paylaşmak geldi içimden. Sevdicekle aldığımız –yine- bir Paul Auster kitabı, Şans Müziği. (Hayatımın her döneminde bir Auster olacak sanırım, Görünmeyen etkisi)
E. M. Cioran, ismini daha önce duyup henüz başladığım bir yazar. Başka kapılar açtı, o kapılardan ilerliyorum şu sıralar. Burukluk‘u okuyorum.
Ve Dost Kitabevi’nin mini kitaplarından Sanat Tarihi’ne bakıyorum bir de göz ucuyla.