Nihan Bora

Herkes işini yapsın!


Uzun zamandır bu kadar gergin bir başlık atmadığımı fark ettim. Gergin ama ne yalan söyleyeyim dün bastığım çığlıkların verdiği bir huzur da var. 
13 Nisan gecesi Şehir Tiyatroları ile ilgili başlayan söylentinin özünü öğrenmek için epey uğraştık. Meğer birileri kafasına göre sanatı icra edenlerin işini elinden almak istermiş ne zamandır! “Siz sanatçılar çekilin, biz bürokrat, belediyeciler biliriz bu işleri” demek istemişler de, girişmişler bu işlere. Haspinallah!
Bu olaydan iki gün sonra yani 15 Nisan Pazar günü Dünya Sanat Günü’ydü ve Emek Sineması için “Biletinizi kesiyoruz!” eylemine niyetlenmiştik. Sinema için mi tiyatro için mi yürüsek şaşırmış halde koyulduk yollara, biletimizi kestik Demirören’in önünde, ilk rahatlama geldi. Ama yetmedi elbette. Böylece bu yıl ilk kez kutlanan Dünya Sanat Günü, bizim buralarda böyle kutlanmaya başlamış oldu; yürüyüş, isyan, protesto! Sanata dokunmayın!
Şehir Tiyatroları’nın durumu ile ilgili ivedi bir şekilde toplanıldı ve söylentinin çıktığı gün Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin önünde bir basın açıklaması yapıldı. Bununla ilgili yazmıştım, önceki yazılara bakılabilir. Pek verimli olmasa da harekete geçilmesi önemliydi.
Uzatmadan asıl konuya geleyim. Tiyatro, hayatında koca bir yer kaplayanından tiyatroyla bir şekilde ufacık bir bağ kurmuş kişisine kadar toplandık, Galatasaray Lisesi’nin önünde. Vaktinden erken vardığım için soluklanmak ve ayılmak için Caffe Nero’ya girmek üzereyken Yiğit Sertdemir’in arkadaşıyla bir kahve aldığını gördüm. Görev bilinciyle erkenden oradaydı o da. (Yiğit Sertdemir şu an sahnelenmekte olan Kumbaracı50 Üçlemesi olan “Gerçek Hayattan Alınmıştır” oyununun yazarı ve oyuncusudur)
Nero’nun üst katına konuşlanıp meydanı izlemeye koyuldum. İnsanlar tek tük toplanmaya başladığında aşağı indim ve asıl kalabalığın Yapı Kredi Kültür Merkezi önünde toplandığını gördüm. Nasılsa orada arkadaşlarını göreceğini bilen ve protestoya yalnız giden her insan gibi benim de gözlerim tanıdık simalar aradı. Tanıdık derken, sizin anlayacağınız şekildeki ünlülerden bahsetmiyorum. Onlar benim alternatif tiyatrolarda -ya da bağımsız tiyatro hangisini demeyi tercih ederseniz- harikalar yaratan ünlü simalarım!
Merve’yle (Engin, tek başına dev tiyatrodur) buluştuk, Gülce Oral (Oyuncu, şu an Tetikçi’de oynuyor) ile gelmişti. Sonra Zehra Şahin (Tetikçi asistanlarından) ile karşılaştık. Dantel’in oyuncusu Can Bora (Oyuncu, performans sanatçısı) oradaydı. Madem herkes televizyonlarda gördüğümüz ünlü simaları yazıyor, ben de belki ismini henüz-hiç duymadığınız kişilerin isimlerini vereyim. Ece Öz (İkincikat mekan sorumlusu), Sami Berat Marçalı (İkincikat kurucusu, yönetmen), Berfin Zenderlioğlu (DestAR Theatre, oyuncu, yazar), Mirza Metin DestAR Theatre, oyuncu), Barış Kıralioğlu (Tiyatro Barbone, oyuncu, yönetmen), Sevda Baş (İkincikat asistanlarından), Yelda Baskın (Oyun Deposu, oyuncu), Elif Ürse (Oyun Deposu, oyuncu), Gülce Uğurlu (Oyun Deposu, oyuncu), Utku Güneş (Sidikli Kasabası Müzikali, yönetmen)  ve daha göremediğim nice genç tiyatro insanı ve elbette yılların deneyimli isimleri, tiyatro üstadları… Gençlerin katılımı en az yılların ustalarının katılımı kadar önemliydi. Genç tiyatrocuların da mesleklerini kimsenin eline bırakmayacağını gördükten sonra, yüreğime su serpildi!
Saat 11:00’i gösterdiğinde slogan atmaya başladık: “Korkuya karşı özgür tiyatro!” Heyecanlı ve aktif bir kalabalık vardı. Açıkçası hafta içi ve saatine göre iyi bir kalabalıktı. Gazetecilere Özgürlük yürüyüşünden sonra bu kadar içten bağırmadığımı itiraf etmeliyim. Engin Alkan’ın bildiriyi okumasından sonra dünyaya çığlığımızı duyuralım demesiyle attığımız çığlık kulak zarı patlaması niyetineydi!
Yürüdük Tünel’e, şarkılarla, eğlenerek, ritim tutarak… Eğleniyoruz biz, çünkü sanata dokunmak konusundaki esprili yaklaşımınız hoşumuza gidiyor. Muhafazakar sanatmış! Sanatın muhafazakarı mı olur? Bilmiyorsunuz, öğrenmeye de yeltenmiyorsunuz! Sanat özgür olduğu sürece sanattır!
Tiyatroya teğet bile geçmemeniz için gereken neyse yapacağız. Sahne arkasında, üstünde, yanında, çalışanlarla; biz izleyiciler, gazeteciler, tiyatronun başka dünyalara açılan en güzel kapı olduğunu bilenler mücadele edeceğiz! Yakın zamanda daha güzel buluşmalarla çoğalacağız, dokunmaya çalışmanın ne demek olduğunu anlatacağız!
Cenk Doğan’ın 24 Nisan 2012’de çektiği video:   

Exit mobile version