Nihan Bora

Atatürk Kültür Merkezi’nden hatıralar

Atatürk Kültür Merkezi / Tabanlıoğlu Arşivi

SALT Galata, “Modernin İcrası: Atatürk Kültür Merkezi 1946-1977” isimli sergisiyle, Atatürk Kültür Merkezi’ndeki anılarımızı canlandırıyor. 31 yıla mal olan bu süreçte ilk adıyla “İstanbul Kültür Sarayı”nın hikayesini gözler önüne seriyor.Bundan üç yıl önce bir haber için Atatürk Kültür Merkezi’ne girdiğimde, dizlerim titremişti. Duvarlarında açılan delikler, Büyük Salon’dan kaldırılan koltuklar, sesin yankılandığı duvarlar… Ürkütücüydü ama hala sıcacıktı, sanki az sonra fuayede bir kalabalık oluşacak, telaşlı kalabalık salona dolacak ve gösteri başlayacaktı. AKM’nin 25 yıllık çalışanı bizi gezdiriyordu. Kulis ve soyunma odalarının olduğu katlara çıktığımızda, balerinlerin ısındığı boğaz manzaralı odaları görünce içim cız etti. O odada kim bilir ne heyecanlar yaşandı, şimdi kırık dökük, toz içindeydi… Bu heybetli yapının mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun ne kadar muhteşem bir iş yaptığını tekrarlıyorum içimden.

Atatürk Kültür Merkezi, 2008 yılında kapanmadan önce son temsilini “Aida” gösterisi ile yaptı. Bakıma alınmak üzere kapılarını kapamasının üzerinden ise tam 4 yıl geçti. Şehrin merkezinde, heybetiyle bekliyor. Yolumuz Taksim’e her düştüğünde, onun varlığı iyi hissettirmeye yetiyor. Ama bir yandan da onun sessizliğine, önünde sadece beklemeye, içine gir(e)memeye alıştık sanki. Elbette alışmadık, açılmasını bekleyen milyonlarız. Bu yılın başında Sabancı Holding’in de desteğiyle 29 Ekim 2013’te açılacağını duyunca bir nebze rahatladık. Şimdi “Güçlendirme ve Tamirat-Tadilat İnşaatı” yazan bir tabela var AKM’nin önünde.

“Modernin İcrası: Atatürk Kültür Merkezi 1946-1977” sergisinden


En önemli proje

Heyecanla bir yılın geçmesini beklerken, bu boşluğu dolduracak “Modernin İcrası: Atatürk Kültür Merkezi 1946-1977” isimli sergi sayesinde, tanıdığımızı sandığımız AKM’yi tüm detayları tanıma fırsatı çıktı önümüze. Hayati Tabanlıoğlu ve ekibinin büyük emek sarf ederek yarattığı, 1946’da başlayan dönemin en önemli yapısı AKM’nin hikayesini Gökhan Karakuş ve Pelin Derviş’in küratörlüğünde bir sergiyle okumaya hazır olun.
Sergi fikri, Gökhan Karakuş ve Pelin Derviş’in SALT bünyesindeki Türkiye Mimarlık ve Tasarım Arşivi’ni oluşturma çabaları esnasında çıkmış. Derviş, Hayati Tabanlıoğlu arşivine geliş öyküsünü şöyle anlatıyor: “2007 yılının sonuna doğru SALT henüz kurulma aşamasındayken başlamıştık. Amacımız Türkiye’deki modern dönem mimarlık ve tasarımına ışık tutacak bir dokümantasyon yapabilmekti. Bu çerçevede Hayati Tabanlıoğlu’nun arşivine de girdik. Hayati Bey, sayıca çok olmasa da ölçeği büyük ve yoğun kamusal kullanımlar içeren projelere imza atmıştı, AKM, Yeşilköy Havalimanı, Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi Galleria gibi. Bunlar içinde AKM Hayati Bey’in belki de kamuya mal olan en önemli projesiydi.”

O arşivi kim görse, gördüklerini kamuoyuyla paylaşmak ister büyük ihtimalle. Hele ki Atatürk Kültür Merkezi gibi bir binanın zorlu yapım aşaması ve kapandığı döneme kadar geçirdiği evreler hayli dikkat çekici olabilir. Her ne kadar ‘dikkat çekici’ desek de, Pelin Derviş’in de dediği gibi; “Pek çoğumuzun AKM ile ilgili anıları vardır, özellikle son yıllarda basında en çok konuşulan modern yapılardan biridir vs. Buna rağmen AKM’yi ne kadar tanıdığımız meçhul. Örneğin onu var eden aktörlerin kim olduğu, malzeme ve teknik olarak kapsamı çok da bilinen/konuşulan konular değildi.” İşte bu sergi sayesinde sadece inşaatı 23 yıl süren ve tamamen bitmesi 31 yılı bulan AKM’yi her şeyiyle tanıyoruz.

Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon / Atatürk Cultural Center, Grand Hall
Fotoğraf / Photo: Reha Günay


Türkiye’deki modern mimarlığın bir ikonu olarak duran AKM’nin aynı zamanda modern bir düşüncenin ürünü olduğunu söyleyen Derviş, tam bu noktada sergi fikrinin ortaya çıktığını anlatıyor. Karakuş, arşivde yer alan detayları sergiye dönüştürmelerindeki amacın, bu işlerin daha büyük kitlelere ulaşarak bir bilinç oluşmasını sağlamak olduğunu söylüyor. İkili, ulaştıkları Tabanlıoğlu arşivini Salt Araştırma’da, herkesin ulaşabileceği şekilde sunuyor. “Çünkü hafıza önemli. Hafıza, Türkiye’de çok kolay yok edilen bir şey” diyor Gökhan Karakuş.

Araştırma başladığında ve sonlandığında AKM kapalıydı. Bir yandan bunu da sorgulamak istediklerini söylüyor Karakuş. AKM’nin Türkiye modern mimari ve tasarım alanında yapılan nadir yapılarından biri olduğunu şöyle anlatıyor: “Atatürk Kültür Merkezi, Türkiye’deki tek opera, tiyatro, bale gösterilerinin yapıldığı özel bir bina. Ve bunun gündemde olmasını, içindeki etkinlikleri, Türkiye’nin bugünkü çağdaş dünyasının içinde yer almasını hedefleyerek oluşturduk bu sergiyi. Çünkü orada hakikaten kamusal alanda çok büyük çapta etkinlikler oluyor. Türkiye’de hala şu an böyle bir yer yok. Dönemine göre çok iyi yapılmış bir bina. Tabii binanın inşaatı uzun da sürmüş. Serginin içinde sırf mimarlık değil tasarım da var, onu da vurgulama istedik.”

“Modernin İcrası: Atatürk Kültür Merkezi 1946-1977” sergisinden


Büyük Salon’da oturalım
Serginin girişinde 1912-2012 arası Taksim Meydanı’nın değişimini anlatan fotoğraflardan oluşmuş bir slayt gösterisi var. Bu kısa slaytı bir oturuşta defalarca izleyebilirsiniz. Taksim’in geçirdiği dönüşümü izledikçe hüzünleniyorsunuz. Sağ tarafta duvarda AKM ve ona katkısı olan isimlerin hikayeleri minik fotoğraflarla bezenmiş, kronolojik bir şekilde dizilmiş. Kronoloji kısmının hemen altında cam bölmelerde çeşitli afişler, oyun kitapçıkları, fotoğraflar bulunuyor. Tabii bu bölümde AKM’nin yandığı geceden fotoğraflar da mevcut. 1970 yılında Arthur Miller’ın “Cadı Kazanı” oyunu sahnelenirken, dekorun tutuşması sonucu AKM tamamen yanıyor. Söndürme sisteminin çalışmaması sebebiyle yangın çabucak yayılıyor, tüm binayı etkisi altına alıyor. Binlerce insanın rahatlıkla tahliye edilebileceği bir yapı olması sebebiyle can kaybı yaşanmıyor.

Pelin Derviş, dikkat çekici zaman tünelini şöyle anlatıyor: “Tiyatro-opera-bale tarihini; AKM’nin yapım sürecini; AKM’nin yapımında rol almış bazı kişilerin profesyonel pratiklerini (Hayati Tabanlıoğlu, Aydın Boysan, Sadi Diren, Johannes Dinnebier); alüminyum ve seramiğin yapı malzemesi olarak kullanımını barındıran zaman çizelgesi ise ikinci eksen. Zaman çizelgesinin hemen altında bu çizelgeyle aşağı yukarı paralel şekilde çalışan bir özgün doküman yüzeyi de var. Görseller, zaman çizelgesinde yer alan bilgileri besleyecek şekilde seçildi.”

İstanbul Kültür Sarayı (bugünkü Atatürk Kültür Merkezi) yangını (27 Kasım 1970)
İstanbul Palace of Culture (today’s Atatürk Cultural Center) on fire (November 27, 1970)
Fotoğraf / Photo: Reha Günay


Alanın tam ortasında yer alan kulaklıkların bulunduğu beş istasyondaki puflara oturup Aydın Boysan, Johannes Dinnebier, Sadi Diren, Murat Tabanlıoğlu ve Ayla Tabanlıoğlu ile yapılmış röportajları dinleyebiliyorsunuz. Bir duvarda dünyadaki tüm kültür-sanat merkezlerinin işaretlendiği dev bir atlas bulunuyor. Bu atlasta özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında tüm dünyada yapılan modern opera-bale-tiyatro binaları yer alıyor. Pelin Derviş, bu haritada işaretli yerlerle ilgili durumu şöyle açıklıyor: “Hayati Bey’in arşivinde rastladığımız, üzerinde çalıştığını/düşündüğünü gördüğümüz binalar da ayrı bir renk koduyla bu atlasa işaretlenmiş durumda.”

AKM Büyük Salon’daki koltuklarda oturmayı kim özlemedi ki? Koltukların reprodüksiyonlarına oturarak Reha Günay’ın çektiği oyun-prova fotoğraflarından oluşan fonda prova sesleriyle tüylerinizi diken diken eden slayt gösterisini izliyorsunuz, yine dakikalarca. AKM’den ilk fotoğraflar: 1969 Aida Operası, Fındıkkıran, 1981 Çeşmebaşı, 1993 Venedik’te Bir Gece, 1998 Uyuyan Güzel, 2003 Ağır Roman, 2004 Giselle ve 2008 Aida için yapılan son hazırlıktan kareler…
Milliyet Sanat Aralık

Karakuş, “Modernin İcrası”nda başka bir dünya sunmaya çalıştıklarını ve herkesin gelip bu dünyayı sorgulamasını istediklerini söylüyor. “Herkesin sağına soluna bakıp, “Benim talep ettiğim, yaşamak istediğim çevre bu mu?’ diye kendine sormalı. Biz bunu sunuyoruz. Bakın arkadaşlar, 60-70’lerde böyle bir dünya varmış. Böyle bir dünya varken sizin dünyanız nasıl, bir kıyaslama yapın, fikir edinin’ diyoruz esasında.”

AKM’nin yıllardır kapalı olması sebebiyle, bu serginin izleyicide yaratacağı etkiyi soruyorum Pelin Derviş’e, şöyle yanıtlıyor: “Sergide AKM’deki anılarımızı canlandıran unsurlar var. Cephe maketi, seramikler, aydınlatma elemanları, oturma birimleri, program föyleri, uzaktan gelen performans sesleri… Sanırım bunlar bize neyden uzak kalmış olduğumuzu hatırlatıyor. Konuşmanın başında vurguladığım gibi bir kentli olarak sorumluluklarımızı da hatırlatıyor aynı zamanda. Yani eğer biz istersek her şeyi yapabileceğimizi, mekansal ve program olarak talebimizin bir yankısı olabileceğini…”
Salt Galata’nın o güzel merdivenlerinden aşağı inerken birinci katta AKM’nin bir maketi size “Hoşçakal” demek için bekliyor. 1/60 ölçeğinde küçültülmüş makete yaklaşıp içine baktığınızda vestiyeri, fuayeyi, salonu görüyor ve iç geçiriyorsunuz. Hadi tekrar oyunlar, gösteriler, konserler izleyelim Atatürk Kültür Merkezi’nde…
Salt Galata / Karaköy
Bitiş tarihi: 6 Ocak 2013
Atatürk Kültür Merkezi’nden hatıralar / Milliyet Sanat Aralık

Bu yazı Milliyet Sanat Aralık sayısında yayınlanmıştır.

Exit mobile version