Nihan Bora

Burası ‘Sidikli Kasabası’


Küresel ısınmayla birlikte su azalıyor ve bitiyor. Tuvalete girmekse çok para istiyor. Sidikli Kasabası Müzikali, iyi ve kötü arasındaki ilişkiyi eğlenceli bir dille eleştiriyor. 

Varlığının ne derece önemli olduğunu sahipken anlayamadığımız şeyler var. Mesela su, para ya da hayat! Suyun olmadığı bir yaşam düşleyebiliyor musunuz? Halimiz nice olur! Düşlemek zor, yaşamak içinse yardımcı olacak bir oyun var bu sıralar sahnede.

İstanbul Devlet Tiyatroları’nın yeni oyunu Sidikli Kasabası Müzikali esasında bir Broadway müzikali. Oyun, küresel ısınmayla birlikte su kıtlığının başladığı ve insanların tuvaleti kullanmak için para ödemek zorunda oldukları bir zamanı anlatıyor. ‘İşemek’ özel bir şirketin denetimine verilir. Maddi durumu pek de iyi olmayan bir kasabada, tuvalet parasını denkleştirmeye çalışan insanlar vardır. Parası olmayana kesinlikle acımayan sistemin adamları, onlara hiçbir şekilde acımaz. Olur da tuvalet parasını ödeyemezler ya da sokaklara işemeye kalkarlarsa da işte o herkesin korktuğu Sidikli Kasabası’nı boylamayla karşı karşıya kalırlar.


Gidenlerden bir daha haber alınamayan Sidikli Kasabası herkes için korkulan, bilinmez bir yerdir. Tam bu esnada, İdrar Yolları Denetim Şirketi’nin sahibinin kızı Hope Cladwell ile zavallı bir delikanlı olan Bobby Strong birbirine aşık olur. Ayrı dünyaların insanları olduğu besbellidir ama tahmin edileceği üzere birbirlerine kavuşmak için mücadele ederler. Zengin kız, güçsüzün yanında olur ve arada tahmin edileceği üzere bir sınıf çatışması başlar. Bobby’nin aklına, yasanın hatalı olup olmadığı sorusu gelince bu işin peşini bırakmaz ve tuvalete girmenin bir hak olduğunu kanıtlamak için mücadele verir.

Oyunu teknik olarak değerlendirmek gerekirse, genç bir yönetmen olan Oğuz Utku Güneş’in böyle bir müzikalin üstesinden geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Sahnenin üst tarafında yer alan müzisyenlerin eserleri ve oyuncuların sesleri oldukça iyiydi. Oyun boyunca küçük kız Sally ve polis memuru arasında geçen diyalog, bir yandan oyunun kendisini de eleştiriyordu. Örneğin Sally, “Su durumu ile ilgili boktan bir müzikal” diyordu. Nebi Birgi’nin kareografisiyle tam bir bütünlük kazanan oyunda, özellikle Matrix’e gönderme yapan slow-motion sahneleri gerçekten çok başarılı. Birbirleriyle konuşurken uzaklara dalıp gitmeler, klişeleri eleştirdiklerinin bir göstergesiydi.

Oyun, aslında çok da evresel şeyleri dert ediniyor; özgürlük, barış ve huzur içinde yaşamayı. Oyun boyunca Sidikli Kasabası, gizemini koruyor ve aşk ya da para kazanıyor. Sonu sürpriz.


Şubat ayı boyunca
İstanbul Devlet Tiyatrosu
Cevahir Salon 1


Bu yazının bir kısmı Touch İstanbul Şubat sayısında yayınlanmıştır.
Exit mobile version