Nihan Bora

Seri katiller sahnede!


Pragma, tarihin en acımasız seri katillerini bir hücrede buluşturup onları yüzleştiriyor.
Kan ter içinde salona adım attığımda, oyunu nereden izlemeye başlayacağımı şaşırdım. Ortada cam bir fanus, içinde bir cansız-dört canlı beden ve çevresini saran biz seyirciler vardık.


Tarihin en önemli beş seri katilinin; Albert Fish, Andrei Chikatilo, Richard Ramirez, Ted Bundy ve Charles Manson’ın buluştuğu bir cam fanus bu. Hiçbir çıkış, kaçış yolu yok. Farklı dönemlerin seri katilleri aynı dönemde, aynı anda, aynı yerde birbiriyle yüzleşiyor.

Oyunun yazarı ve yönetmeni olan aynı zamanda Ted Bundy’yi canandıran Buğra Gülsoy, GET Yapım olarak suç, suçlu ve insan psikolojileriyle ilgili işler yapmak üzere yola çıktıklarını söylüyor. “Suçlunun suçu işlemesinin arkasındaki nedenleri anlayabilirsek, belki ileride suçun önünü kesebiliriz. Suçluyu suça götüren yolda en uç örneklerle başlamamız gerekiyordu. Onlar da hiç şüphesiz seri katiller olmalıydı” diyor.

Oyun üzerine 2,5 yıl çalışan ekip, karakterlerin doğru yaratılması üzerine epey kafa yormuş. Ne de olsa böyle sert bir oyunda psikolojilerin doğru yansıtılması çok önemli. Metin ve oyunculuk çalışmalarının uzun sürdüğü belli. Çünkü her oyuncu, canlandırdığı karakteri öylesine iyi canlandırıyor ki, her birinin seri katil olma ihtimali üzerine düşünmeye başladığınızı fark ediyorsunuz.


Emre Erkan (Andrei Chikatilo)
“Sahnedeki halimden Andrei sorumlu”
Ciddiye alınmayan ve içine kapanık bir genci hakkıyla canlandırıyorsunuz. Role nasıl hazırlandınız?
Öncelikle teşekkür ederim. Role hazırlanırken ilk olarak Andrei karakterinin hissiyatını anlamaya çalıştım. Onun hastalıklı bir yapıya sahip olduğunu kabul ettim. Çocukluğundan itibaren hep ötekileştirilmiş bir karakter Andrei ve bunun izlerini hayatının her anında hissetmiş. Kendi değer yargılarımı bir kenara bırakarak Andre ile empati kurdum. Seri katil olması durumundan önce bir insan olarak ele aldım ve üzerine seri katil gerçeğini ekledim. Andrei karakterinin yürüyüşünden nasıl nefes aldığına kadar her anını detaylı düşünmeye çalıştım.
Tiyatroda görmeye alışık olmadığımız cesur sahneleriniz var. Zorlanıyor musunuz?
Prova aşamasında zorlanmadım çünkü deneme süreciydi. Ama  zaman zaman seyirciyi karşımda gördüğümde ne hissedeceğimi düşündüğümde biraz tedirgin oldum. Seyirciyle buluştuğumuzda ise zorlanmadığımı gördüm. Çünkü bu davranış biçimi Andrei’nin gerçeği, bu karakterin bir parçası, sahnede olduğum zaman diliminde yaptığım her şeyden o sorumlu.
Serhat Teoman (Richard Ramirez)
“Bedenlerimizi seri katillere kiraladık”
Nasıl bir hazırlık aşamasıydı?
2,5 sene önce Buğra’nın ortaya attığı bir fikirle başladı bütün hazırlıklar. Çok fazla araştırma yapmamız ve görsel izlememiz gerekti. Gerçek videolarının ve bilgilerinin elimizde olması işimizi kolaylaştırıyor gibi görünse de aslında ne kadar zor bir işle boğuştuğumuzu da gözümüzün önüne seriyordu. Metin tamamlandıktan, roller anlaşıldıktan sonra masa başı çalışmalarına geçtik, ta ki atağa kalkmaya kendimizi hazır hissedene kadar. Artık ayağa kalkmıştık ve sahne provaları başlamıştı. Birer seri katile kiralamıştık bedenlerimizi.
Bir seri katili canlandırmak, diğer karakterleri canlandırmaktan farklı mı?
Kesinlikle çok farklı ve zor. Bunun yanı sıra ilginç bir performans imkanı veriyor. Hatta çoğu oyuncunun röportajında “bir gün bir seri katili oynamak isterim” cümlesiyle karşılaşırız. Bunun nedeni bu tür rollerin uç ve oynaması güç olmasıdır.
Mert Öner (Albert Fish)
“Karakterin kalp atışını duyabiliyorsun”
Oyunun en ‘mide kaldıran’ kısmı size ait. Nasıl hazırlandınız rolünüze?
Metni ilk okuduğum andan itibaren çok heyecanlıydım. Hem metin hem de oynayacağım Albert Fish karakteri benim için de çok farklıydı. Oynadığımız karakterleri ne olursa olsun -seri katil bile olsa- yargılamadan anlamaya çalışmalıyız bence. Ben de bu yolculukta Albert Fish ile ilgili bulabildiğim her şeyi okudum, izledim, onu gerçekten tanımaya ve anlamaya çalıştım. Bu adımdan sonra içinde bir yerlerde karakterinin kalp atışını duyabiliyorsun, geriye sadece zihinsel olarak kurguladığın şeyleri uygulamaya çalışmak kalıyor.
Sert ve sıra dışı bir oyun. Sezonun en iyilerinden biri olacağa benziyor. Seyirci çıkınca ne hissedecek? 
Seyirci bir etki ile çıkacak muhakkak, nefret edecek belki, belki şaşıracak ya da üzülecek. Önemli olan bu etkinin düşünmeye teşvik etmesi. Tek bir soru dahi olsa kafalarında dönüp duran, suça, suçluya, amaçları uğruna gidebileceğiniz sınırlara dair. bu sahnede olmaktan duyduğum mutluluğu arttırır.  
7-14-21-28 Şubat
20:30
Garajistanbul

Bu yazının bir kısmı Touch İstanbul Şubat sayısında yayınlanmıştır.
Exit mobile version