Sinemada izlediğim ilk filmi hatırlamıyorum. Fakat İstanbul Film Festivali’nde izlediğim yüzlerce film, irili ufaklı aklımın bir köşesinde duruyor.
Günler öncesinden alınan biletler, festival insanlarının kalabalıklığı, heyecanla beklenen o ‘an’lar… Yıllar sonra akreditasyon veya gelen davetiyeler sayesinde izlediğim filmlerin artmasıyla Uluslararası İstanbul Film Festivali ile kurduğum çok güçlü bir bağ var…
Bu yıl, 30. yılını kutluyor bu festival ve ben sayfalarca methiye düzmek istiyorum. Satırların pek de yeterli gelmeyeceğini düşünerek, festivalin tadının okunarak değil izlenerek çıkarılacağı gerçeğiyle yüzleşiyorum sonunda.
Az da olsa (belki azımsanmayacak kadar çoktur) bir kitlenin film tavsiyelerimi dikkate aldığını öğrendim geçtiğimiz haftalarda. Haşa! Hiç öyle bir iddiam yok. Benimki izleyip yazmak, iki satır kelam etmek.
Kelimeler daha da sıklaşmadan konuya girmeli.
30. yıl münasebetiyle incelemesi ve elemesi saatler süren bir program var karşımızda. Geçtiğimiz yıl Festival Direktörü Azize Tan’la yaptığımız röportajda bir yıl boyunca ne kadar detaylı çalıştıklarını anlatmıştı ve o zaman festivaldeki filmlere gözüm kapalı gidebileceğime gönül rahatlığıyla karar vermiştim. Düşünsenize, izlediğiniz en kötü film de size bir bakış açısı katmıyor mu?
Ben, özellikle İstanbul Film Festivali’nde, bulduğum her boşluğa bir film sığdırmaya çalışan taraftanım. Geçtiğimiz yıl Uluslararası İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan ile yaptığımız röportaj bunu tutumumu iyice perçinledi esasında. Çünkü festival programını oluşturmak için bir yıl boyunca ne kadar detaylı çalıştıklarını biliyorum.
İzleyeceğim filmleri, iş saatlerim dolayısıyla sınırlandırmak zorunda kaldım. Önceki gibi dergi ve gazetelerin rahatlığı yok şu an yaptığım işte. Dolayısıyla 19:00 ve 21:30 seansları önceliğimdi, tabii hafta sonu tüm seanslar!
Basın gösterimleriyle birlikte izlemeyi planladığım filmlerim şöyle:
*Geri Sayım
Film, NTV Belgesel Kuşağı’nda yer alıyor. Belgesel deyip sakın es geçmeyin. Çünkü nükleer silahların yarattığı tehlikenin korkutucu manzarasını anlatan film konu itibariyle oldukça güncel. / 7 Nisan 21:30 Fitaş
*Petrol Kent’in Sırrı
Yönetmen Julien Temple’ın bugüne kadarki en iyi filmi olarak gösteriliyor. Şayet müziğe ve üstüne bir de punk rock’a ilgi duyuyorsanız, ortaya çıkış hikayesi ilginizi çekebilir. Film aynı zamanda 2009 Torino Turin Film Festivali’nde En İyi Film seçilmiş. / 11 Nisan 21:30 Fitaş 1
*Elisa K.
Aile ve insan hikayelerini severim. Hele küçük bir kız çocuğunun gelişimiyse gözler önüne serilen, o zaman biraz daha dikkat kesilirim. Elisa K., çocuk cinsel istismarının travmatik sonuçlarını inceliyor. Konu biraz hassas. Elisa büyük yıllar sonra korkusu aklına gelince telefona sarılır. 2010 yılında San Sebastian’da Jüri Özel Ödülü’nü almış film. / 11 Nisan 13:30 Atlas / 12 Nisan 13:30 City’s / 13 Nisan 21:30 Fitaş1
*Pupupidu
Pupupidu, ilginç bir filme benziyor. Marilyn Monroe’nun ruhunun bedeninde yaşadığına inanan TV yıldızının esrarengiz ölümünü araştıran bir polisiye yazarın hikayesi. Önemli detay, bu TV yıldızıyla Marilyn Monroe arasında çarpıcı bir benzerlik olması. Heyecanla bekliyorum. / 12 Nisan 11:00 Atlas / 13 Nisan 21:30 Fitaş4 / 16 Nisan 11:00 City’s
*Işığa Özlem
NTV Belgesel Kuşağı’nda yer alıyor bu film de. Atacama Çölü’nde dünyanın dört bir yanından gelmiş astronomların yıldızları incelemesi anlatılıyor. Bu çok normal bir durum. Normal olmayan ise, yıldızların olduğu yerde sert hava koşullarından dolayı gezginler, madenciler ve siyasi suçluların cesetleri ve mumyaları bozulmadan burada kalabiliyor. Astronomlar da burada hayat belirtisi bulma beklentisindeler… / 9 Nisan 16:00 Fitaş 1 / 11 Nisan 19:00 Fitaş 1
*Hayatımız
İşte konusu kalbimi çalan filmlerden biri, Hayatımız. Bir işçi sınıfı ailesinin hikayesi anlatılıyor. Üçüncü çocuklarına hamile olan ve bir inşaatta çalışan Claudio, karısına delice aşık. Beklenmedik olay, tabii bu mutluluğu bozuyor. Fakat hırs ve mücadele devreye giriyor. 2010 Cannes En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Elio Germano’nun performansı merak konusu. / 9 Nisan 19:00 Fitaş4
*Zefir
Zefir, Ulusal Yarışma’da yarışıyor. Belma Baş’ın yönettiği kısa filmde, Zefir küçük bir çocuk aslında. Yaz tatilini annesinden uzak anneannesinin yanında ‘yayla’da geçiriyor. İçinde yayla geçen filmleri sevdiğim ve bu filmin desteklenmesi gerektiğini düşündüğüm için izlemelisiniz diyorum. 2010 Selanik Sanatsal Başarı Ödülü’nü ve 2010 Kerala En İyi İlk Film Ödülü’nü kazanmış. / 12 Nisan 21:30 Atlas
*Press
Press filmini son günlerde duymuşsunuzdur. 90’lı yılların ilk yarısında çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde, Diyarbakır’daki insan hakları ihlallerini duyurmaya çalışan Özgür Gündem Gazetesi’nin hikayesi anlatılıyor. Konu itibariyle ilgim dahilinde ama siz de neler olup bittiğini görmek isterseniz kaçırmayın. Belirtmekte fayda var, film 2010 Antalya Behlül Dal Jüri Özel Ödülü ve Ankara Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu (Aram Dildar), Umut Veren Yeni Yönetmen (Sedat Yılmaz) ve Onat Kutlar En İyi Senaryo (Sedat Yılmaz) ödüllerinin sahibi. / 14 Nisan 21:30 Atlas
*Kar Beyaz
Sabahattin Ali’nin Ayran adlı öyküsünde uyarlanmış film. Yine bir çocuk ve aile hikayesi. Kardeşlerini doyurabilmek için çareyi ayran satmakta bulan Hasan’ın hikayesi… Çok sıcak bir film olduğu kesin. 2011 Ankara Umut Veren Senarist (Selim Güneş), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Sinem İslamoğlu), Mahmut Tali Öngören Özel Ödüllerinin de sahibi. / 14 Nisan 11:00 Atlas
*Şiir
Yaşlı Mija, kültür merkezinde şiir derslerine devam ediyor ve bir gün hayatında ilk kez şiir yazması gerekiyor. Ruhu yaşlanmışken, bu yeni görev onu yeni bir ışık sunuyor. 2010 Cannes En İyi Senaryo ödülüne sahip filmi izlemek için sabırsızlanıyorum. / 8 Nisan 16:00 Fitaş4 / 17 Nisan 16:00 Fitaş4
*Değirmen ve Haç
Gözümden kaçan ama bugün ntvmsnbc Kültür Sanat Editörü Hasan Cömert sayesinde son dakikada listeme eklediğim bir film. Değirmen ve Haç bir tablonun içinde geçiyor. Herhalde merak için bu bilgi bile yeterli. / 15 Nisan 11:00 Atlas / 16 Nisan 16:00 Fitaş4 / 17 Nisan 16:00 Rexx