Çocuk edebiyatı yazarı Sevim Ak, çocuklar için açtığı Ev Kütüphanesi ile ucu bucağı olmayan bir dünyanın kapılarını aralıyor. 30 yıla sığdırdığı 30 kitabı ile hayal dünyasına büyük katkıda bulunan Ak ile Türkiye’nin ilk ve tek çocuk kütüphanesi olan Ev Kütüphanesi’nde buluştuk.
Kadıköy’ün ağaçlı, sakin sokaklarından birinde, bir apartmanın yemyeşil bahçesine bakan bir Ev Kütüphanesi insana başta bir düş gibi geliyor. Sevimli figürlerin camlara yapıştırıldığı, her şeyin özenle yerleştirildiği, rengarenk bir kütüphane burası. Fakat mazisi bir başka; Sevim Ak’ın ailesi son 10 yılını burada geçirmiş.
Ak, hayali olan bu kütüphaneyi açarken anne-babasından aldığı ilhamı şöyle anlatıyor: “Burası annemle babamın son 10 yılını geçirdiği evdi. İkisi de çok idealist öğretmenlerdi. Çocuklara özel ders vermezlerdi. Eğer talep olursa, ‘dersten sonra gel öğretirim’ derlerdi. Ve hiçbir zaman, kendi maaşlarının dışında öğretmenlikten ötürü artı bir şey elde etmediler.”
‘Kütüphane ve Okuma Kültürüne Katkı Ödülleri’nin bu yılki sahibi de olan Ev Kütüphanesi’ndeki kitaplar özenle seçiliyor. Sevim Ak, her bir kitabı okuyor ve ondan sonra kütüphaneye yerleştirmeye karar veriyor. Dolayısıyla burada ‘çöp kitap’ diyebileceğimiz, çocuklara faydası olmayan kitaplara yer yok. Çocuklar ödünç kitap aldıkları zaman deftere not ediyor, kitabı teslim ettiklerinde de siliyorlar.
Sadece cumartesi günleri açık olan Ev Kütüphanesi, hafta içi okulların yazar kütüphanesi gezme etkinlikleri için özel olarak randevuyla açılıyor. Cumartesi günleri muhakkak bir kitaba bağlı etkinlik oluyor. Kitapların içeriğine göre şarkılar besteleniyor ve bazen de çocuklar müzik aletleriyle bu şarkıları söyleyerek eğleniyor. İki hafta önceden okunacak kitap belirleniyor. Sevim Ak, 150 kişiden oluşan Whatsapp grubuna işlenecek kitabı bildiriyor. Dileyenler etkinlikten önce ya da etkinlikten sonra kitabı okuyabiliyor. Sabah 09.00-11.00 arası genelde 6-9 yaş arası çocuklar kütüphanede oluyor. Öğleden sonra ise ayda iki kez kitap tartışmaları yapılıyor. Bu saatlerde de 9-11 ve 11-14 yaş grubu çocuklar geliyor. Ev Kütüphanesi sabah erken saatte açılıyor ama kapanış saati o günkü etkinliğe göre değişiyor; hararetli kitap tartışmaları olduğunda 19.00’a kadar açık kaldığı da oluyor. Kitap tartışması ya da gelecek çocuklar yoksa 15.00’te de kapanabiliyor.
Yakın semtlerin haricinde Beylikdüzü veya Gaziosmanpaşa gibi uzak semtlerden de düzenli olarak gelen çocuklar olduğunu söylüyor, Ak. Tüm çocukların severek geldiğini ve gelen ailelerle de güzel bir enerji oluşturduğunu ifade ediyor. Kütüphanedeki etkinlikler 15 kişiyle sınırlı. Zira Sevim Ak, 20 kişiden fazla olduğunda dikkatin dağıldığını düşünüyor ve “Etkin katılım ve süreklilik olsun istiyoruz” diyor. Bu sınırın aşıldığı bir fen deneyi etkinliği olmuş. O da 25 çocuk, 15 yetişkinin katılımıyla gerçekleşmiş.
Sevim Ak için böylesine bir kütüphanenin önemi nedir diye sorduğumda, Ak yıllar öncesine dönüyor ve bu şahane kütüphaneye vesile olan hatırasını şöyle anlatıyor: “Hepimiz birtakım şeleri yaparken bilinçaltımızdaki bir şeylere gönderme yapıyoruz galiba. Benim de ilk kütüphane deneyimim korkunçtu. Kadıköy’deki bir kütüphaneye gitmiştim. Öğretmenimiz ‘Her kitabı almanız gerekmez, kütüphaneye gidebilirsiniz’ demişti. Kütüphaneye gittim, oradaki hanım ‘Hangi kitabı istiyorsun?’ dedi, ben ‘kitaplara bakmak istiyorum’ dedim, ‘yok kitaplara bakamazsın’ dedi. ‘İsmini söyleyeceksin, ben olup olmadığını söyleyeceğim’ dedi. Ben de çekingen bir çocuktum, ısrarcı olmadım, gittim. Birkaç gün sonra Kadıköy’deki kitapçılara bakarken beğendiğim kitapların isimlerini yazdım, tekrar gittim. Baktı kağıda, ‘bunlar yok’ dedi. ‘Girip bir bakabilir miyim çocuk kitaplarına?’ dedim. ‘Hayır, hangilerini istiyorsan söyle ben getireceğim’ dedi. Ondan sonra da bir daha da o kütüphaneye adım atmamıştım. Çocukluğumda kütüphane deneyimim olmadı.”
Bu kütüphanede çocuklar geliyor kitap karıştırıyor, yerlere yatıp inceliyor. Ak, yıllar önceki kütüphane deneyimini başka çocuklara yaşatmak istemiyor ve dileğini şöyle anlatıyor: “Çocuklar alabildiğine özgür olsunlar, kitapları rahatça karıştırsınlar istiyorum. Bir de kitapları sevsinler. Kitapları, edebiyatı, sanatı seven insanlar çok hoş bir aura oluşturuyorlar. Bundan zarar gelmez.”
sevimak.com/tr
İletişime geçmek için: sevim.ak@gmail.com
Giriş ücretsiz.
Bu yazı TimeOut İstanbul dergisi Temmuz sayısında yayımlanmıştır.