Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür ve bağımsız bir ülke olmak için Lozan Barış Antlaşması’na attığı o eşsiz imzanın üzerinden 100 yıl geçti. Mustafa Kemal Atatürk’ün, hazırlıklarını Şişli’deki evinde yaptığı bu zorlu mücadele, Şişli Belediyesi’nin geniş kitlelere ulaştırmak üzere hazırladığı kapsamlı bir sergi, kitap ve panelle taçlandırıldı.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan antlaşmalar arasında hala geçerliliğini koruyan Lozan Antlaşması, ‘barış’a vurgu yapması sebebiyle oldukça önem taşıyor. 100 yılı geride bırakan böylesine kritik bir antlaşmaya giden yolculuğun Şişli’den başlaması, hepimiz için eşsiz bir gurur kaynağı…
Şişli Belediyesi, Lozan’ın 100. yılı vesilesiyle uzun süredir yaptığı hazırlıkların ilkini Lozan Antlaşması’nın imzalanma yıldönümü olan 24 Temmuz’da hayata geçirdi. Yapı Kredi Bomontiada Galeri’de izleyicilerle buluşan ‘100. Yılında Lozan Antlaşması: Sonsuz Barış’ sergisi, Lozan Antlaşması öncesi, sırası ve sonrasına dair oldukça titiz bir çalışmanın ardından ziyaretçilerle buluştu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesindeki tüm detayları fotoğraf, makale, belge, harita ve tanıklıklarıyla gözler önüne seren ‘Sonsuz Barış’ sergisi, zorlu sürecin tüm aşamalarını izleyiciye sunuyor.
İnönü Vakfı’nın desteğiyle açılan serginin küratörlüğünü gazeteci ve yazar Kemal Tayfur üstleniyor. Sergi tüm kanıtlarıyla Lozan Barış Antlaşması’nın dünya barışı için ne denli eşsiz ve kıymetli olduğunu anlatıyor. Her detayın ilk andan itibaren tüm aktörleriyle en şeffaf şekilde aktarıldığı sergiye heykeltıraş Prof. Tankut Öktem, No More Lies, Ece Bilgehan & Selçuk Yağcı ve Mert Gökalp gibi sanatçılar destek verdi.
Mustafa Kemal, yeni bir toplum inşa etmeye hazırlanıyor
Sergi Birinci Dünya Savaşı’nın anlatıldığı ‘Büyük Savaş Felaketin Yolu’ bölümüyle başlıyor. Bu bölümde, toplam 65 milyon insanın silah altına alındığı ilk küresel savaş olan Birinci Dünya Savaşı’nın etkilerine yer veriliyor. ‘Mondros’tan Büyük Zafere Kurtuluş Yolu’ başlığını taşıyan ikinci bölümde ise, Mondros Mütarekesi’nden 10 gün kadar sonra başkent İstanbul, boğazlar bölgesi ve ülkenin stratejik bazı bölgelerinin itilaf devletleri askerleri tarafından işgal edildiği dönemin fotoğraf ve belgeleri yer alıyor. Fransa ve İtalya’nın Türkiye ile savaşmaktan vazgeçmesi üzerine Türkiye ile savaşa girmeyi göze alamayan İngiltere ve ardından Mustafa Kemal’in yeni bir toplum inşa etmek üzere barış çalışmalara başlaması detaylı bir şekilde bu bölümde aktarılıyor.
Lozan, tüm dünyada büyük yankı buluyor
Lozan Barış Yolu ismini taşıyan üçüncü bölümde, Lozan’da gerçekleşen görüşmelerin detayları, Türk heyetinin kimler olduğuna yer veriliyor. Barış Zaferdir bölümünde Lozan Barış Antlaşması’nın dünyadaki yankılarını görmek mümkün. Yurda Dönüş bölümünde ise, barış kararıyla birlikte İsmet İnönü’nün Türkiye’de nasıl karşılandığına dair detaylar anlatılıyor. Sergide ayrıca Lozan’ın 100. yılına özel çekilen ‘Olmak ya da Olmamak’ belgeseli de izleyicileri bekliyor.
Lozan’da Kadınlar bölümünde İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım’ın bu süreçteki rolüne dair bilgiler bulunuyor. Lozan’a giderken pasaport için çektirdiği fotoğrafı, diğer delegelerin eşleriyle fotoğrafları, Lozan’dan Türkiye’deki yakınlarına gönderdiği kart ve mektuplar da bu bölümde yer alıyor.
Lozan sonrası dönemi anlatan son bölümde ise, Türkiye’nin bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirmesi ve çağdaş uluslar topluluğu arasındaki yerini almasına dair fotoğraf ve videolar sergileniyor. Ayrıca bu bölümde İsmet Paşa’nın torunu Gülsüm Bilgehan ve tarihçi Prof. Zafer Toprak’la yapılmış söyleşiler yer alıyor.
*Sergi 15 Ağustos’a dek Yapı Kredi Bomontiada Galeri’de 11.00-20.00 saatleri arasında görülebilir.
Lozan, Barış Yüzyılı panelinde konuşuldu
Lozan Antlaşması’nın 100. yılı etkinlikleri kapsamında Ankara Politikalar Merkezi ve İnönü Vakfı desteğiyle Barış Yüzyılı paneli düzenlendi. Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, emekli büyükelçi Mustafa Oğuz Demiralp, İsviçre Ankara Büyükelçisi Jean Daniel Ruch, İnönü Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Bilgehan’ın katıldığı panelin moderatörlüğünü gazeteci Barçın Yinanç üstlendi. Ayrıca panele İsmet İnönü’nün gelini, Erdal İnönü’nün eşi Sevinç İnönü’nü de katıldı.
Panele, Türkiye’nin kuvvetli bir orduya sahip olduğunu belirterek başlayan Prof. Dr. İlber Ortaylı şunları söyledi: “O dönemde Türkiye’deki ordunun kuvveti de şuradan ileri geliyor; silahlarını kısmen kendi yapıyor, gemilerini büyük ölçüde kendi üretiyor ve yabancı ordulara talim verebiliyor. Lozan’ın 100 yıllık süresi olduğu söyleniyordu. 100 yıl doldu, bir şey olmadı. Lozan’ı imzalayan devletlerin de sesi soluğu çıkmadığı gibi, itirazları da olmadı. Lozan’ın gizli maddeleri varmış; öyle şey olmaz. İnsanlar okumuyorlar, fikir öne sürüyorlar. Türkiye’de çok iptidai bir tarih ve çağdaş tarih anlayışı var. Bu inanılmaz bir biçimde cereyan ediyor. Yani, bunun hiçbir ölçüsü yok. Lozan da bunun son örneği. Bu anlayıştan kurtulmamız lazım.”
“Lozan seçimi, Türkiye’nin kazanımları açısından uygundu”
İsviçre’nin Ankara Büyükelçisi Jean Daniel Ruch, o dönem Türkiye’nin Lozan’ı seçmesindeki önemi şu sözlerle aktarıyor: “Türk tarafının, Paris veya Viyana gibi büyük başkentler yerine tarafsız bir ülke durumundaki İsviçre’nin Lozan kentinde buluşma isteği, Türkiye’nin o dönemki kazanımları ve çıkarları açısından daha uygundu. Lozan’daki görüşmelerin belgelerini ve o dönem basında çıkan haberlerini inceledim. Lozan’ın ikinci görüşmelerine İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım da katılmış. Mevhibe Hanım’ın en çok sıcak çikolatayı sevdiğini ve Lozan sokaklarındaki kırmızı yanaklı ve sağlıklı çocuklardan çok etkilendiğini yazdığı mektuplar var.”
“Türkiye için Lozan bir kurucu efsanedir”
Lozan’ı çalışmış ve incelemiş emekli büyükelçi Mustafa Oğuz Demiralp, 19 Mayıs 1919’da başlayan maceranın son sahnesinin Lozan olduğunun altını çiziyor: “Lozan bu maceranın son sahnesidir. Aslında bu macera bir efsanedir. Son sahne Lozan efsanesinden söz edebiliriz. Burada şunu vurgulamak istiyorum, her devletin kurucu efsaneleri vardır, bunların çoğu da savaştır. Şu savaşla kurulduk, şu zaferi kazandık diye anlatırlar. Türkiye için sadece kurtuluş savaşı kurucu efsane değildir, aynı zamanda Lozan diplomatik zaferi de kurucu efsanedir. Belki dünya devletleri arasında bir diplomatik konferansı kurucu efsane haline getirmiş olan tek ülke Türkiye’dir. Bu da tabii Atatürk’ün bize bıraktığı bir ayrıcalıktır. Bu bakımdan Lozan’daki diplomatik zaferin anlamı evrensel boyuttadır. Bizim de buna sahip çıkmamız gerekir.”
İsmet Paşa’nın yazdığı ‘askerlik edebiyatı’na örnek olacak kararname…
İsmet İnönü’nün dördüncü kuşak torunu olan gazeteci ve aynı zamanda İnönü Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Bilgehan, İnönü ile aralarında tam 100 yaş fark olduğunu söyleyerek İsmet İnönü’nün kişiliğine dair önemli bilgiler aktardı: “1916 yılında İsmet Paşa Diyarbakır’a gidiyor ve ilk kez orada Mustafa Kemal ile tanışıyorlar. Mustafa Kemal, İsmet Bey’e o zaman durumla ilgili bilgi veriyor. Mustafa Kemal de İsmet Paşa’dan daha sonra orduların hareketiyle ilgili bir emirname istiyor. Sonra Atatürk bu olayın nasıl olduğunu 1926 yılında şöyle anlatıyor: ‘Gitti gelmez, bir türlü gelmiyor geri. Yaverim Cevat’ı ‘ne yapıyor, şuna bir bak’ diye yolladım. Döndü, masanın başında düşündüğünü söyledi. Git söyle yazamıyorsa ben dikte edeyim dedim. Bir müddet sonra geldi. İsmet Paşa’nın yazdığı kararnameyi, askerlik edebiyatına örnek diye alınabilecek kadar iyi düşünülmüş ve yazılmıştı diye anlatıyor. Sonra Atatürk, İnönü hakkında güzel bir sicilname yazısı yazıyor. Şöyle anlatıyor İnönü’yü; ‘Ciddi, faal, düşüncesi gayet açık ve yüksek fikirli, astlarına ve savaşın durumuna ruhsal değişkenliklerine hakim, iyi bir görüş yeteneğine ve olayları süratli algılamaya sahip, cesur ve kişisel kararlarıyla hareket etme yeteneğine sahip, görgü kurallarına uyması övgüye değer, üstlerinin, astlarının, çevresinin emniyet, güven ve sevgisini kazanmış, buna layık dürüst bir kişidir’ diye bir sicil veriyor. Bundan sonra da 20 yıl boyunca, hem milli mücadelede onunla hareket ediyor. Sonra Genel Kurmay Başkanlığını veriyor, Lozan’a yolluyor, sonra da Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk Başbakan oluyor.”
“Bugün içinde bulunduğumuz barış ortamını Lozan’a borçluyuz”
“Bu hazırlıkları yaparken en temel amacımız Lozan’ı bütün kesimlere, başta gençler olmak üzere herkese ulaştırmaktı” diyen Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, Lozan’ın Türk tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Bugün içinde bulunduğumuz bir barış ortamı varsa, bunu Lozan’a borçlu olduğumuzu söylemek istiyorum.”
Kurtuluş Savaşı’yla başlayan bu zorlu mücadeleyi biraz da topluma anlatmak için üçüncü sergiyi hayata geçirdiklerini söyleyen Keskin şöyle devam etti: “Bu sergiyi eylül ayında Lozan’a taşıyacağız. Ayrıca Lozan’da bir dizi etkinliğimiz var. Aynı zamanda Sayın Büyükelçim Ankara’ya bir ağaç hediye ediyor. Onu Çankaya belediyesi ile buluşturacağız. Biz de Lozan’a bir zeytin ağacı götüreceğiz. Barışı simgeleyen bir ağaç dikmek istiyoruz.”
Panelde ayrıca Türkiye’nin yetiştirdiği dünyaca ünlü keman virtüözü Ayla Erduran’a ‘Cumhuriyet değerlerinin sanat vasıtası ile yayılmasına sunduğu katkılar’dan dolayı plaket verildi.
10. Yılında Lozan Barış Antlaşması kitabı yayımlandı
Geçtiğimiz yıl ‘İlk ve Son Barış 100.Yılında Lozan’ kitabını da yayımlayan Şişli Belediyesi, 100. yıl için incelikli sergi çalışmasının yanı sıra çok İBB Yayınları ile birlikte kapsamlı bir kitaba daha imza attı. ‘100. Yılında Lozan Barış Antlaşması’ ismini taşıyan bu kitap; dünya tarihi için de büyük bir öneme sahip antlaşmaya dair tüm sorulara net bir yanıt veriyor. Özgün konu ve içeriğinin yanı sıra, döneme dair zengin görsel arşiviyle de sağlam bir kaynak olma niteliği taşıyor.