Hikayeler anlatmış Cem Ersavcı kısacık ömründe… Fotoğrafla anlatmış çoğunlukla. Bazen alıntılar yapmış yazarlardan. En can alıcı cümlelerin altını çizmiş ve bir şeyler demeye çalışmış…
Birçok konu başlığı çıkardım. Hangisiyle başlamalı diye düşünürken; 25 Ağustos’ta hayatını kaybeden fotoğrafçı Cem Ersavcı, gelsene konuşalım biraz dedi sanki…
Genç yaşta hayatını kaybedenin ardından üzülmek için onu tanımaya gerek yok. Yıllarca bu hissi yaşadık, biliyoruz; hatta geçen yıldan bu yana acıyla kıvrandığımız çok oldu. Canımız çok yandı, yanıyor. Fazlası olmasın dilerim.
Cem Ersavcı, serbest fotoğrafçıydı, İstanbul’da yaşıyordu. Duyarlıydı hayata karşı. 1982 doğumluydu. Bursa’da motoruyla yaptığı kaza sonucu hayatını kaybetti. Ardından, “Kahretsin ya…” diyeceğimiz bir kayıp daha…
Cem’in fotoğraflarını birçoğunuz hatırlayacak. Gezi Parkı direnişinin iyi karelerini yakalamıştı. Ve daha birçok insan ve doğa olayının…
Cem, “Çalışmalarımın insanın yeryüzüyle kurduğu ilişki bağlamında okunabilmesini umuyorum” demiş kendini anlatırken.
Niye bilmiyorum ama, derdini fotoğrafla anlatan insanların bir parça daha özel olduğunu düşünüyorum. Cem, blogunda hepimizin altını çizdiği sözcüklere dokunmuş, okumak istediği kitapları okumuş, görebilmeyi dilediği anları fotoğraflamış.
Keşke tanısaydım dedim. Tanısaydım daha da üzülecektim. Tanımak için geç değil ki. Çektikleri, yazdıkları duruyor hala. Bu dünyadan gitse de, ardında bıraktıkları çok şey anlatıyor.
Cem’in bize fotoğraflarla neler anlattığına bakmak için sitesine http://www.cemersavci.com/ ve onunla biraz konuşmak için de bloguna http://cemersavci.tumblr.com/ bakabilirsiniz.
* Contact diye bir bölüm var mesela. Gözüm takılıyor. E-mail adresi ve telefonu duruyor orada. Ne acı. Birine artık ulaşamayacak olmak hep çok acı.