Dijital Topuklar Zirvesi, 1 Kasım’da The Marmara Otel’de gerçekleşti. Zirveye katılan isimlerin her biri ilham vericiydi. Zaten ‘dijital’ ve ‘topuk’ kelimeleri güzel şeylerin habercisiydi. Birkaç oturumu toplantım nedeniyle kaçırdım ama katılabildiklerimden aldığım notlar burada.
The Marmara’ya girip konferans alanına yaklaştığımda topuk sesleri, güzel kokular ve alımlı kadınlar etrafı sarmıştı. İnsanın içi açılıyor. Genç ve bakımlısından, çocuğu ve eşiyle gelen kadınlara kadar varlığıyla hayatı güzelleştiren hemcinslerimi böyle heyecanlı ve mutlu görmek, çok iyi geldi. Dijitalde üreten, ürettiğini paylaşan, çabalayan ve dünyayı iyiye götürmeye çalışan tüm kadınlar oradaydı sanki.
Blogcuanne.com‘dan Elif Doğan ve uykusuzanneler.com‘dan Perihan Gürer’in yarattığı bu zirve, sandığımdan iyi geçti. Katıldığım panellerin çoğu iyiydi. Belki konuşmacılar üzerinde biraz daha çalışılabilirdi gibi geldi ama sonuçta ilk kez düzenleniyor ve bence bir ilk için her şey oldukça başarılıydı.
Zirvenin katıldığım bölümlerinin birçoğunda zihin açan konuşmalar gerçekleşti. Hatta ileride yapmak istediğim bazı araştırma ve çalışma alanlarının da önünü açtı diyebilirim. Kadınların birbirine güç ve ilham verdiğini konferans sayesinde bir kez daha anlamış oldum.
Dijital Dünyada Kadın
Dijital Dünyada Kadın başlıklı konferansın moderatörü IDECON İletişim’den Yaprak Yapsan üstlenmişti. Çok pozitif, güleryüzlü ve ışık saçan bir kadın Yapsan. Konuşmacılar ise Merve Özkaynak, Refika Birgül, Meriç Küçük, Aslı Yaşasın Öztap, Melek Pulatkonak.
İlham vereceğini düşündüğüm ve bence öne çıkan cümleler şöyle:
Refika Birgül: Never google yourself!
Refika’nın Mutfağı ile bilinen Refika Birgül’ü bu zirve sayesinde tanıdığım için çok mutluyum. Dobra, içten ve kendini bu kadar net ifade eden bir insanla uzun zamandır tanışmamıştım. Bende çok okuyan ve araştıran bir izlenim uyandırdı.
*İlk başladığımda sosyal medya üçüncü plandaydı. Geleneksel medyada 40 adamın filtresinden geçerken şimdi istediğim gibi akabiliyorum. Artık eyvallahınız da olmuyor, o bakımdan çok mutluyum.
*Sosyal medya, başka insanların kendi boyutlarındaki eleklerinden kurtulmamız anlamına geliyor. Gerçekten sizinle ilgilenen insanlarla baş başa oluyorsunuz.
*(Sosyal medyadaki eleştirilerle ilgili) Güzelliğin ve çirkinliğin ona bakan gözlerde olduğuna inanıyorum. Egonuzu yukarı kaldırabilecek pozitif şeyler var. Negatif şeyler de var; din politika gibi konularda sizi topa da tutabiliyorlar.
*Negatif yorum olduğunda, önceden iki gün çok kötü hissederdim. Yaptığım yemek lezzetli olmazdı. Güzel bir şey olduğunda da, ‘bugün yemekler benden’ gibi bir hâl oluyordu. Never google yourself! İnsanların sizin hakkınızda ne söyledikleri bence yalan. Yalan dediğim, yanlış anlamında değil, yalan dünya yalanı.
Birgül, demin de söylediğim gibi ne hissediyorsa onu söyledi. Kendini birilerine beğendirmek gibi bir kaygısı yok. En büyük hedefini sorduğunda Yaprak Yapsan, “Fransız bir adam sevgilisine lahmacun yedirirse ben hedefime ulaşmış olacağım” diye yanıtlıyor. Ne kadar tatlı!
*Sosyal medya detoks günlerim var, hiç bakmıyorum. İlla post koyacağım olayı, benim işim değil. Benim işim yemek yapmak. Diğerleri araç gibi geliyor bana. Temel şeyim samimiyet. Ben post yazmak istemediğimde yazmıyorum. Kendimi nadasa almam gerekiyor. Nadas olmazsa yaratıcılık olmaz.
*Oradaki insanlarla gerçek bir ilişki kuruyorum. Bir şey sormuşlarsa, o soruya doğru cevabı, içimden gelen cevabı veriyorum. Cevap verilemeyecek bir ortamsa dm’den yazmak önemli.
*17 Youtube videosu çekeceğim ve bunu bir televizyon programına çevireceğim. Türkiye’nin en demokratik yemek okulu. olacak. Coğrafya, Tarih, Fen dersleri var içinde. 17 Youtube videosundan oluşacak. Malzemelerle sınava gelecekler.
Meriç Küçük: Hâlâ ilham verebiliyorsak bu gurur verici
Meriç Küçük, Maritsa ismiyle biliniyor. Hoş bir kadın Meriç. Üstelik 2010’dan bu yana blog yazdığı için de hızla yükselmiş ve işlerini büyütmüş. SUNDAYONDUTY isimli bir dijital ajans kurmuş, IAMNOTBASIC markasının da kurucu ortaklarından.
Konuşmasından kısacık:
*Seviliyor muyum bilmiyorum. Biz her zaman sık duymuyoruz. Sosyal medyadaki birçok insan gibi, kimimiz çok sevildiğini hissediyor, bazen de çok eleştirildiğimizin farkındayız.
*Ben bu yola girdiğimde Instagram bile yoktu. Bloglarımızla sesimizi duyurmaya çalışıyorduk. Hâlâ içimizde insanlara ilham verecek bir şeyler barındırabiliyorsak bu çok gurur verici.
*Ajans olarak markalara sosyal medya danışmanlığı veriyoruz. Markalar için kesinlikle planlı olmak lazım. Ben kendi hesaplarımda da planlı olmaya çalışıyorum.
*Reklam ve business tarafını iyi kurgularsanız, her şey çok daha iyi ve çok daha kolay olur.
Aslı Yaşasın Öztap: Girişimci olmak daha mutlu olmanızı sağlıyor
Evmanya.com’un kurucusu Aslı Yaşasın Öztap‘ın hobisini, işine çeviren isimlerden. Seri girişimci olarak anılan Öztap, Evmanya’yı satarak büyük bir başarıya da imza atmış. Hikâyesini dinlemek güzeldi.
*Hobiyi işe çevirmek benimkisi. Dekorasyon konusu hep ilgimi çekiyordu, sık sık bakıyordum. Ev dekorasyonunu nasıl geniş bir işe çevirebilirim diye düşündüm.
*Girişimci olmak bence her daim daha enerjik, yukarıda tutan, daha mutlu olmanızı sağlayan bir iş.
Merve Özkaynak: Anlatacağınız bir şey varsa kanal açmalısınız.
Youtuber olan Merve Özkaynak‘ın videolarını ara sıra izliyorum. Güzellik-bakım kategorisinde en samimi olanlardan biri Merve. Konuşmasından notlarım şöyle:
*Kendi televizyonum gibi Youtube. 2,5 sene önce çok az kişi vardı. Benim buluşmama gelen arkadaşlarımın en azından 80 bin, 100 bin takipçisi var.
*Açmak isteyen herkes kanal açmalı. Anlatacağınız bir şey varsa açmalısınız.
*Sosyal medya hesaplarınızdan her birine ayrı içerik üretmeniz çok önemli. Önem sırasına koymak gerekiyor.
Dijital Oyunun Kuralları, Ticari ve Etik Boyutu
İkinci oturumun başlığı ise, ‘Dijital Oyunun Kuralları, Ticari ve Etik Boyutu’ başlıklıydı. Moderatör HTHayat.com’dan Damla Çeliktaban, konuşmacılar ise; cizenbayan Elif Tanverdi, tavsiyekanali.com’dan Renan Tavukçuoğlu, digital-stylist.com’dan Fatmagül Güzel, vitringez.com’dan Natali Yeşilbahar, TEB KOBİ Bankacılığı Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Simla Ünal’dı.
Bu bölümle ilgili söylemem gereken en önemli şey, moderatör Damla Çeliktaban’ın iyi bir tercih olmadığıydı. Yazılarını severek takip etsem de, iyi bir konuşmacı olmadığını gördüm. Konuşmasına başlarken sosyal fobisi olduğunu söyledi zaten, konferans yapımcılarını kıramamış belli ki ama bu kadar yüksek, enerjik ve heyecan dolu bir zirvenin tek sönük kişisiydi. Sanırım konferansa yakışmadığından filan değil de, kendisini kötü hissettiği için sezdiğim için böyle düşünüyorum.
Elif Tanverdi: İşimi anlatırken çok çektim
Elif’le (cizenbayan) iki yıl önce Time Out İstanbul için hazırladığım bir yazı vesilesiyle bir araya gelmiştik. Bence bu alanın en samimi isimlerinden. Çok geziyor gibi görünse de ne kadar sıkı çalıştığına şahit oldum. Elif’ten başlıklar şöyle:
*Her proje başlangıcında ‘bu markayla yan yana gelmek ister miyim, birbirimize bir şey katar mıyız’ diye düşünüyorum. Kullanmayacağım bir markayla çalışmıyorum.
*İçerik üretirken reklam olduğunu mutlaka belirtiyorum, gizli reklam yapmak gibi bir amacım yok. Ben bunun bir iş olduğunu anlatırken çok çektim. Tüm paylaşımlarımda da bunun bir işbirliği olduğunu mutlaka vurguluyorum.
Fatmagül Güzel: İki tarafı da koruyacak bir mücadele veriyoruz
Fatmagül Güzel‘i sanırım Friendfeed zamanlarından hatırlıyorum, emin değilim. Sonuç olarak uzun zamandır dijitalde ismini duyduğum biri. Digital Stylist isimli bir ajans kurmuşlar ve deneyimlerini şöyle aktardı:
*Reklam ajansına girmek için blog açtım. Marka ne ister, influencer’ın kitlesini korkutmadan nasıl sağlıklı işbirliği yapabiliriz bunun üzerine çalışıyoruz.
*Sözleşmelerde anlaşmalarda, net olmak lazım. Planlamayı iyi yapmak lazım. İki tarafı da koruyacak bir mücadele veriyoruz. Net olmaları ve haklarının farkında olmaları lazım.
*Özgün içerik mi takipçi sayısı mı? Özgün içerik.
Renan Tavukçuoğlu: Fayda yoksa bir hiçsiniz!
Tavsiyekanali.com‘un kurucu CEO’su Renan Tavukçuoğlu, Tavsiye Melekleri’nin neler yaptığını ve sitenin nasıl işlediğini anlattı.
*Satın almanın başında tavsiyeler geliyor. Türkiye’nin her şehrinden online üyeler var.Tavsiye melekleri, 100 bine yaklaştı. Birbirimizin hayatını kolaylaştırmak için varız.
*Ne aldığımızdan ziyade ne fayda sağlıyor bize? Fayda yoksa bir hiçsiniz! 50 takipçisi olsun benim olsun istiyorum.
Natali Yeşilbahar: Son kullanıcının hayatını kolaylaştırıyoruz
Türkiye’nin ilk alışveriş ve arama motoru vitringez.com‘un yaratıcısı Natali Yeşilbahar, çok samimi ve güleryüzlü bir kadın. Site tüm marka ve alışveriş sitelerinden verileri çekiyor ve size tüm ürünleri gösteriyor, internetten alışveriş yapmayı sevenler için oldukça iyi bir girişim. Yeşilbahar’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
*Girişim kurmak istiyorsanız, ona ihtiyaç var mı önce ona bakın. Etik de burada önemli. Onlara değer sağlıyoruz, direkt onlara yönlendiriyoruz. Son kullanıcının da hayatını kolaylaştırıyoruz. Bakıldığında fayda sunuyoruz. 3,5 seneyi geçtik.
*(Influencer’la çalışma konusu) Bu kişiyi biliyor muyuz, hedef kitlemiz biliyor mu? Her şeyin yazılı olmasını tavsiye ediyorum. Projede o kişiden başka kimler olacak. Çeşitliliğe inanıyorum. Moda ve alışveriş dışında seyahat, yemek kategorilerinden de faydalanıyoruz.
Simla Ünal: Kimse kendine kadın patron demek istemiyor
TEB KOBİ Bankacılığı Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Simla Ünal, konuşmasına “Sıkıcı şeyler anlatmayacağım” diyerek başladı. Zira iyi de hazırlanmış. Güzel cümleler ve verilerle dolu bir konuşmaydı, sevdim.
*Kadınların patron olmaları için onları cesaretlendirmeye çalışıyoruz. Mütevazıyız ama çok güçlüyüz. Kimse kendine kadın patron demek istemiyor.
*Dört ana sorunu çözerek motivasyona destek vermeye çalışıyoruz. Finansa erişim-özel çözümlerimiz var. Onun dışındakiler önemli; bilgiye erişim sorunu. Şanslıyız, kadınlar okumayı araştırmayı seviyor.
*Teb Kobi TV diye bir kanalımız var, 2006’dan beri hayattayız. İlham veren kadınlar da orada konuşuyorlar.
*200 bin kadar kadın patron ve ve büyük kısmı online’da iş yapıyor.
Bu panelden sonra konferanstan çıkıp son panele geri döndüm.
Dijital Yerliler, Dijital Göçmenler ve Geleceğin Dijital Kadınları
Konferansın son ve merakla beklenen paneli; ‘Dijital Yerliler, Dijital Göçmenler ve Geleceğin Dijital Kadınları’ idi. Ayşe Arman elbette enerjiyi tavana sabitledi. Konuklar da çok iyiydi. Ali Koç ve Özgür Bolat’ı tanımak, çok çok iyi geldi.
Ayşe Arman, konuşmasına kadın ve gençlerden umutlu olduğunu söyleyerek başladı ve “Bombok bir ülkedeyiz ama şimdi güzel şeyler konuşacağız” diyerek gülümsetti.
Derya Divrikli Gül: Erkeklerin komik teknolojik hikâyelerini göstermeye çalışıyoruz
Teknolojik Anneler‘den Derya Divrikli Gül’ün konuşmalarından başlıklar şöyle:
*Dijital yerli, dijitalin içine doğan, doğduğu andan itibaren dijitalle haşır neşir olan kişi demek. Dijital göçmen ise dijitali hayatına belli bir yaştan sonra alanlara deniyor.
*(Davranış farkları) Dijital göçmen; dijital yerliye adapte olabilmiş, yaşa bakmaksızın olabilmiş. Kadınlar ise göçmenin de göçmeni. Aynı yaş grubunda 40 yaşlarda, bir kadın ve erkeğin teknolojiyi öğrenme deneyimi aynı olmuyor.
*Biz de biz bu işi anlarız demeye çalışıyoruz. Teknoloji için de matematik gibi bir iddia var. Bu iddia yüzünden kadınlar dalga geçemiyorlar. Erkeklerin komik teknolojik hikâyelerini göstermeye çalışıyoruz.
Ali Koç: Yaşlılık bilgeliktir, bildiklerini aktarmaktır
Ali Koç, Fide Okulları kurucusu ve eğitim danışmanı. Eğitim konusa malum, epey sıkıntılı. Böyle aklı başında insanların elini taşın altına sokup bir şeyler yapması insanı umutlandırıyor. Ali Koç’un geleceğe mutlu bakmamı sağlayan konuşmasından başlıklar:
*Kuşakları sınıflandırmaktan yana da değilim.
*Cizre’de öğretmenliğe başladım. Yaşlılık bilgeliktir, bildiklerini aktarmaktır. Kapitalizmle yaşlılık kavramı, dinazora dönüştü.
*Birinci sınıfta öğretmenin şikayeti, çocuğunuz çok konuşuyor ile ilgili oluyor. Aynı çocuk 5. sınıfa geçiyor, ilk geribildirim şu, çocuğunuz çok soru soruyor. Okul o beş yılda ne yapıyorsa, çocuk artık soru sormayan, keyifle öğrenen çocuk olmaktan çıkıyor.
*Eğlenceli bilgiler dışarıda, sıkıcı bilgiler okulda anlayışı hakim artık.
*Yetişkinler de çocuklar da küfreder.
Dr. Özgür Bolat: Türkiye’de sevgisizlik olduğu için sürekli eleştirmek vardır.
Eğitim bilimci, danışman ve Beni Ödülle Cezalandırma kitabının yazarı Özgür Bolat, her şeyi tane tane ve müthiş örneklerle anlatmasaydı belki de kapanış bu kadar iyi olmazdı. Play ve game konusu çok önemli. Bolat’ın anlattıklarından satır başları:
*Teknolojik olmanın dezavantajları neler mi? Eskiden 150 kişi bir arada yaşıyordu. Kapitalizm geldi. Az çocuğa çok değer verilmeye başlandı. Öğrenmenin yerini okul aldı, dinlenmenin yerini tatil aldı.
*Oyunun yerini yani ‘play’in yerini ‘game’ aldı. Play ile game çok farklıdır. Play’de hiçbir amaç yoktur, oynamak için oynarsınız. Çocukla oyun oynayamıyorsanız oyunun yerini game alıyor. Çocuğun üreticisi olursa, kodlama, tasarım bunlar olursa üreticisi olur.
*Merakın doğuştan geldiğini nasıl ispatlarız? İnsanın hayatta kalmasını sağlayan bütün mekanizmalarda, dopamin artıyor. Seks, yemekte de böyle. İnsanoğlu en fazla bağlanan tür, öğrenmeye o yüzden meraklı. Okula gelince bilmeye başlıyor ve merak duruyor.
*Bir çocukta değersizlik duygusu varsa, anne endişeliyse, çocuk kendini güvende hissetmez. Anne çok otoriterse çocuk özgüveni az olur. Çocuk değer görme yöntemlerine bakar.
*Ya toplumun değerini düşüreceğim ya kendimi yukarı çıkaracağım. Türkiye’de sevgisizlik olduğu için sürekli eleştirmek vardır.
Son panelden de biraz erken çıkmak zorunda kaldım. Otelden çıkarken, tam da böyle bir zirveye ihtiyaç varmış diye bir cümle geçti içimden. Ve belki de önümüzdeki sene ben de planlarımı hayata geçirirsem bir panelde konuşurum diye düşündüm, kim bilir.
Dijital ve kadının bir araya gelince yapacaklarını hayal bile edemiyorum. Bu yüzden Elif Doğan ve Perihan Gürer’in hayata geçirdiği bu fikir, her yıl yepyeni heyecanlar yaşatacak bize belli ki. Her iki kadının ve onlara el verenlerin emeğine sağlık.
Ps: Son olarak konferanstan sonra Elif Doğan’ın yazdığı yazıyı da buradan okuyabilirsiniz.
Dijital Topuklar’la ilgili gelişmeleri web sitesinden, Instagram ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz.