Sonra da sanatta niye başarılı olamıyoruz? Başarılı olduğumuzda duyuyor muyuz peki?
Sabah kahvaltımı yaparken televizyonda denk geldim. Türkiye’den ilköğretim öğrencilerinden oluşan bir grup çocuk/genç, Berlin Filarmoni Orkestrası’yla sahne almış geçtiğimiz pazar. Hangimizin haberi oldu kim bilir!
Çocuklara soruyor muhabir, “Neler hissettin?” diye. Çocuk, “Çok heyecanlandım. İzleyicilere bakamadım, baksaydım heyecanlanır, şaşırırdım.” Ne tatlı!
Berlin Filarmoni Orkestrası, dünyanın sayılı önemli orkestralarından biri. Ve Türkiye’den hem de o yaştaki çocuklar gidiyor, orada bir temsil verdikten sonra Berlin Filarmoni Orkestrası ile birlikte aynı sahneyi paylaşıyor.
Peki Türkiye’den giden bu çocuklar kim mi? Türkiye’nin ilk ve tek filarmoni orkestrası olan Bilfen Filarmoni Orkestrası. Kendileri daha önce Sezen Aksu, Ajda Pekkan ve Hakan Aysev gibi önemli isimlerle sahneye çıkmış bile! Berlin’deki konsere de 7. ve 8. sınıflardan 30 öğrenci katılmış. Normalde Bilfen Filarmoni Orkestrası 150 kişilikmiş. Temsile katılan öğrenciler neler çalıyor acaba derseniz şöyle söyleyeyim, çalmadıkları enstrüman kalmamış: Üflemeli, telli vurmalı çalgılar, keman, yan flüt, kanun, gitar, ud. Daha ne olsun!
Berlin Filarmoni, her yıl geleneksel olarak programında Okul Konseri’ne yer veriyor. Bu yıl da ilk kez Türkiye’den Bilfen Okulları davet edildi. Zaten başka bir yer davet edilemezmiş sanıyorum. Ünlü şef Sir Simon Rattle’ın yönettiği konserde Bilfenli öğrencilerin heyecan ve gururuna ben TV’den şahit oldum.
İşe geldikten sonra doğal olarak işe gömüldüm ve bu konu geldi tekrar aklıma. Sabah zaten haber sitelerine baktığımda böyle bir haber yoktu. Hadi araştırayım, gözümden kaçmıştır dedim. Sadece Abbas Güçlü’nün sitesinde vardı, o da haberin öncesiydi.
Baya bakındım, hiçbir sitede bulamadım. Bana kalırsa önemli bir haber bu. Yavrucaklar bu yaşta gitmiş, çalmış gelmiş. Gurur duydum!
Bilfen’i de o öğrencilerin ailelerini de tebrik ederim.