Bu yazı Touch İstanbul Eylül sayısında yayınlanmıştır.
Akbank Sanat, dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Bruno Serralongue’yi ağırlıyor. Ali Akay’ın küratörlüğünü yaptığı ve 28 Ekim’e kadar sürecek Zaman Kapsülü isimli sergiyi Akay’la konuştuk.
Sürekli seyahat eden birinden bahsediyoruz; Bruno Serralongue. Gezdiği şehirlerde, gördüğü insanları, olayları karesine kazıyan ve bunu bize ulaştıran başarılı bir isim. Yaşananlar bir fotoğraftan öteye geçip içinize dokunuyor. 15 Eylül’de başlayacak serginin detaylarını küratör Ali Akay anlatıyor.
Serginin ismini Zaman Kapsülü olarak siz mi belirlediniz?
Sanatçıyla birlikte karar verdik. Kendisinin fotoğrafları geleceğe doğru açılan fotoğraflardır. Zamana ait. Şu anda çok dolaşımda olan bir sanatçı. Bu anlamda Akbank Sanat’ta İstanbul Bienali sırasında gösterilmesi ilginç olacak.
Genel olarak sergideki fotoğraflardan biraz bahseder misiniz?
Bruno Serralongue’ un fotoğraflarında, dünyanın içinden geçen bakış her yanı yatay bir şekilde kesiyor ve bir belgeleme arzusu okunuyor; ancak aynı zamanda kendisinin olaylara baktığı mesafeden fotoğraflarına baktığımızda, burası, onun durumunu, konumunu belirliyor ve de belgelemenin ötesine geçen bir öznelliğe dokunuyor. Fotoğraflar tam olarak enformasyon vermekten çok verirmiş gibi duruyorlar ve aslında hiç bir enformasyon fotoğraflarda okunmuyor. Enformasyondaki ayrıntıların açıklanmasından çok bize ayrıntıları kapalı bir şekilde (okunamamalı veya yarım okunmalı gibisinden) veriyor. Bunu etikette açıkça küresel bir sorunu gösteren bir bakışla sunuyor. Sosyal ve politik sorunların küreselleşmiş olduğunu gösteriyor. Bu hem burayı hem de dünyayı ilgilendiren bir sorun zaten.
Bruno Serralongue, fotoğraflarında zamanı durdurma çabasında gibi görünüyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zamanı durdurmuyor bu fotoğraflar tersine, zamana açılıyor, geleceğe doğru bakıyor; virtüellik taşıyorlar. Serralongue seyahat ediyor, konusunun peşinden gidiyor, kovalıyor; beklemiyor pasif bir şekilde; tersine ülke ülke, coğrafya coğrafya gezerek, enformasyon toplumunun içinden bu tartışmaların kalbine doğru bakma istencini bize gösteriyor. Bugünün sanatsal durumundan biri olan enformasyon taşıyan fotoğraflar aynı zamanda ‘’enformasyon toplumunun’’ küresel halini de sergilemekten geride kalmıyor. Gelmeyen enformasyonu taşıyor; ama belgesellik aynı zamanda kurgulanıyor, bir tür ‘romanlaştırılmış’ bir belge haline sokuluyor.
İstanbul Serralongue ilk kez konuk ediyor. Bu fotoğraflarda İstanbul’la benzeşen noktalar var mı?
Sorunları benzer olarak görmek mümkün, çünkü fotoğraflar dünyadaki küreselleşme ve öteki küreselleşme ve alter-modernlikle alakalı olarak gözüküyor. İstanbul’da da bu tip bir hareket oluşmakta; ayrıca mültecilik meselesi, Kürt meselesi vb. gibi kimlik ve dünyasal sorunlar bu fotoğraflarda başka coğrafyalarda gözükmekte.
Sizi en çok etkileyen fotoğrafı hangisi oldu? Neden?
Sergideki bütün fotoğraflar etkileyici. Bruno ile beraber afiş ve davetiye için seçtiğimiz fotoğraf alevler içindeki görüntü dünyanın su andaki halini tam olarak vermekte. Bir yandan ekonomik ve sosyal kriz diğer yandan onca siyasi sorun varken, iç savaşlar, etnik savaşlar ve mücadeleler, kimlik sorunlarında çıkamama sorunlarının getirdiği meseleler vb. her şey ‘’yanan’’ bir dünyayı bize göstermekte değil mi?