İstanbul Modern Sinema, 20-30 Mayıs tarihleri arasında Finlandiya Büyükelçiliği iş birliğiyle “İdare Edemem Anne!” başlığı altında son dönem Fin sinemasından altı film sunuyor. Çoğunluğu kadın yönetmenlere ait bu filmler, ikilemleri, kararsızlıkları ve büyüme sancılarıyla çocuk olma hallerini sorguluyor.
Programda yönetmen Lenka Hellstedt’in Denizaşırı ve Derinin Altında, Dome Karukoski’nin Yasak Meyve, Saara Cantell’in Kalp Atışları, Zaida Bergroth’un Son Kovboy, Saara Saarela’nın Kökler ve Anastasia Lapsui ile Markku Lehmuskallio’nun Hayatın Peşinde başlıklı filmleri gösterilecek.
Denizaşırı ve Derinin Altında
Overseas and Under Your Skin, 2009
Yönetmen: Lenka Hellstedt, 86’
Küçük yaşta evlat edinilerek Finlandiya’ya göçen Afrika kökenli Ida, 30’lu yaşlarında ve annesiyle yaşayan, işsiz, biraz da asabi bir kadındır. Eski bir aktivist olan annesi Kita ise kızının sorumluluk üstlenecek yaşa geldiğine inanır. Tek dostu, hayatındaki tek erkek, eşcinsel Ville’nin de yüreklendirmesiyle Ida, annesine hayatına hâkim olduğunu kanıtlamak için Berlin’e yerleşmeye karar verir. Bir yandan oraya alışmak, samimi, çılgın yan komşusuna uyum sağlamak, iş bulmak gibi sorunlarla uğraşırken öte yandan da annesiyle olan ilişkisini çözmek zorundadır.
Yasak Meyve
Forbidden Fruit, 2009
Yönetmen: Dome Karukoski, 104’
Makyaj yapmak, renkli giyinmek yasak, sinemaya gitmek, öpüşmek, dans etmek, müzik dinlemek yasak… İki yakın arkadaş, Raakel ve Maria aşırı muhafazakâr Luteryen mezhebine bağlı bu kasabanın dışına hiç çıkmamışlardır. Ta ki Maria şehri görmek, başka bir hayat ihtimaline uzaktan da olsa tanık olmak isteyene ve Raakel de göz kulak olmak için onun peşinden gidene kadar. Şehirde kendilerini bambaşka zorluklar bekler: İnsanlar, müzikler, filmler, aşk, kötü adamlar; en önemlisi alınması gereken kararlar ve sonuçları… Bu sıra dışı büyüme hikâyesi melankolik sinematografisi, her anına sinmiş Fin ruhuyla Kaurismäki filmlerini anımsatıyor.
Kalp Atışları
Heartbeats, 2009
Yönetmen: Saara Cantell, 81’
Martta’nın ailesinden sakladığı bir sırrı var; Noora kendi yolunu çizmeye çalışıyor; Meri ise dilediği şeyin her zaman istediği şey çıkmayacağını öğrenmekle meşgul. Olga ve Fardusa evden çok uzakta daha iyi bir gelecek ararken Emmi yanlış seçimler yaparak geleceğinin ‘iyi’ kısmını yitiriyor; Anu ise geçmişi ile bir otoparkta yüzleşmek zorunda kalıyor. Kalp Atışları, yedi kadının ve verdikleri yedi kararın hikâyesi. Bu karakterlerin hayatlarının seçimlerle, karşılaşmalarla nasıl değişebileceğine tanık oluyoruz. Kuzey sinemasının ışığı kendini burada hissettiriyor. Karakter gelişimi üzerine bu dramın cümlesi, tıpkı John Lennon’ın dediği gibi: “Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir.”
Son Kovboy
Last Cowboy Standing, 2008
Yönetmen: Zaida Bergroth, 123’
70’li ve 80’li yılların Finlandiya’sında geçen kuvvetli bir aile dramı! İki kardeş evlerinin çatı katında, 10 yıl geriye giderek çocukluk travmalarını anarlar, aileden kalanları, onları bugüne getiren dramın izlerini takip ederler. 18 yaşındaki Rupert için, lanet olan babalarıdır; küçük kardeşi Evert ise halen babasını savunmaya çalışır. Birbirinden ayrılmayan bu iki kardeşin öyküsü, bazen eğlenceli bir Noel sabahı, bazen Kızılderili-kovboy oyunu, bazen de sindirilmesi gereken ayrılıklar üzerine… Film ilerledikçe, fantezilerindeki kanatların altındaki yaralar ortaya çıkar. Son Kovboy, trajikomik öyküsü ve dokunaklı anlatımıyla son dönem nostaljik Fin sinemasının yıldız filmlerinden…
Kökler
Twisted Roots, 2009
Yönetmen: Saara Saarela, 99’
Kuura ailesini inceleyen bu son derece stilize edilmiş dramda, artık dolapta saklanamayan sırlar ve arzular anlatılıyor. Aile, çok uzun zamandan sonra ilk kez babalarının kalıtsal hastalığı nedeniyle bir çatı altında toplanır. Beklenmedik kış günleriyle birlikte aile reisi Mikko ve karısı Mirjami kendileriyle, gizledikleri gerçeklerle yüzleşmek durumunda kalırlar. Bu sırada çocuklar da hayatta kendilerine bir yer bulmaya ve bunu anlamaya çalışır. Kısacası Kökler, kaçamayacağımız gerçeklerin altını çiziyor: Hayatımıza yön veren aile, geçmiş ve bağlarımız hakkında, sıcak, içli bir hikâye…
Hayatın Peşinden
Travelling , 2008
Yönetmen: Anastasia Lapsui, Markku Lehmuskallio, 77’
Bu belgesel, insan hayatını doğumdan mezara kadar takip ediyor. Bu insan portresini bizi Kuzey Kutup bölgesine davet ederek çiziyor ve baştan sona dek yaşam döngüsünü inceliyor. Bu şiirsel filmde günlük hayatların mevsimlerin ritmine tabi olduğunu görüyoruz. Hayatın Peşinden, yolculuğuna bu sözle başlıyor: “Hayat suya yansıyan ay gibi, elinde tutup kendi kendine ‘Bu gerçekten var mı?’ diye soruyorsun.”