Beyaz perdede ya da bilgisayar ekranında fark etmez. Film izlemek her şartta kabulümdür. Çok eskiden filmler, yaz mevsimi geldiğinde yazlık sinemalardaki yerini alırdı. Açık havada bir kez film izledim. O da yıllar önce Avşa’da, çocuk yaştayken.. Çok net hatırlayamasam da; çekirdek sesleri ve tatlı tatlı esen rüzgar eşliğinde farklı bir deneyim olduğunu anımsıyorum. Halbuki şehrimizde de seneler önce yüzlerce sinema varmış.
Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren Eurimages şimdiye kadar birçok Türk yönetmene destek oldu. Eurimages şimdilerde ödüllü yönetmen Özcan Alper’in yeni filmi için destek çıkmaya hazırlanıyor.
Özcan Alper, Yeşim Ustaoğlu’nun asistanlığını yaparak yönetmenliğe adım attıktan sonra ‘Momi’, ‘Tokai City’de Melankoli ve Rapsodi’ ve ‘Bir Bilimadamıyla Zaman Enleminde Yolculuk’ isimli filmleri çekti. Daha sonra bol ödüllü filmi ‘Sonbahar’ı beyazperdede gösteren Alper, en son Ahmet Boyacıoğlu’nun yönettiği Siyah-Beyaz filminde yönetmen yardımcılığını üstlenmişti. Özcan Alper hazırlıklarına başladığı Türk ve Alman ortak yapımı olan yeni filmi “Gelecek Uzun Sürer” için Eurimages’tan destek alacak.
Özcan Alper, filmini sonbaharda çekmeye başlayacakmış. Filmle ilgili bir güzel haber de Paris’ten gelmiş, şöyle ki film “Paris Sinema Festivali” kapsamında düzenlenen Paris Ortak Yapım Marketi’ne davet edilmiş. Bu kapsamda da Özcan Alper, 5-7 Temmuz’da projeyle ilgilenen Avrupalı yapımcı ve dağıtımcılarla da biraraya gelecekmiş.
Filmin isminden yine derin bir film olacağı anlaşılıyor. Heyecanla bekliyoruz.
Türkiye’nin en başarılı animasyon şirketi olan ve bayılarak takip ettiğimiz karakterlerin yaratıcısı Anima’nın yönetmeni Turgut Akaçık büyük bir başarıya imza attı. Akaçık, kısa filmi “Don’t Go! / Pinky” ile 50. Annecy Uluslararası Animasyon Filmleri Festivali’nden Distinction ex æquo (jüri mansiyon) ve Junior Jury ödülleriyle döndü. Animasyonu çok severim. Animasyon filmlerine ve karakter tasarımlarına fazlaca ilgim var, bu konuya eğilmeyi uzun zamandır istiyorum fakat bir türlü kısmet olmuyor. Böyle bir haber gelmişken de paylaşmadan edemedim. Animasyonun ülkemizde pek parlak olduğu söylenemez, o yüzden bu başarının duyurulması benim için çok önemli.
Filmdeki Pinky karakterinin yaratıcısı da şimdiye kadar birçok karakter tasarımına imza atan Nermin Er. Nermin’le daha önce geçtiğimiz yıl Galeri Nev’de açtığı ‘Orman’ isimli sergisi için biraraya gelmiş, röportaj yapmıştık. O zaman da yaptığı işlere hayran kalmıştım.
“Don’t Go!”daki Pinky tasarımı da Nermin Er’e ait. Filmin en büyük özelliği ise, dünyanın en büyük animasyon festivali olan Annecy Uluslararası Animasyon Film Festivali’nde yarışan ve ödül kazanan ilk Türk filmi olması.
67 ülkeden 1940 başvurunun yapıldığı festivalde “Don’t Go!” yarışmaya seçilen 39 kısa filmden biri oldu. Kısa Film Jürisi Walt Disney’in yönetmenlerinden John Musker (The Little Mermaid, Aladdin, The Princess and the Frog.), Fransız yönetmen Patrice Leconte (French Fried Vacation, Tandem, Monsieur Hire, The Hairdresser’s Husband, Ridicule, Girl on the Bridge, The Widow of Saint-Pierre, The Man on the Train, Intimate Strangers, Confidences trop intimes and My Best Friend.) ve Japonya’nın ve Asya’nın en büyük animasyon festivali olan Hiroshima Animasyon Festivali kurucusu ve başkanı Sayoko Kinoshita’dan (Made in Japan (1972), Japonese (1977), Pica Don (1978) and The Last Air Raid Kumagaya (1993). Ryukyu Okoku – Made in Okinawa gibi kısa belgesel animasyonların yönetmeni) oluşuyordu. Jüri Don’t Go’yu kısa film alanında verilen 6 ödülden 2’sine layık gördü.
50. Annecy Animasyon Film Festivali’nde metrelerce film gösterildi, yoğun ve süprizli geçen 6 günün sonunda ödül gecesi de heyecanlı geçti. Cannes’dan sonra Fransa’nın en önemli ikinci festivali ve dünyada animasyona adanan en büyük etkinlik olan Annecy, hem dünyanın dört bir tarafından animasyon filmlerini biraraya getiriyor hem de animasyon için dev bir market işlevi görüyor. 50. yılı şerefine festival programı bu sene her zamankinden de zengindi. Büyük ödülleri Wes Anderson’ın Fantastik Mr Fox/Yaman Tilki, ve Andrew Ruhemann ve Shaun Tan’ın The Lost Thing isimli filmleri aldı. Yarışma filmleri dışında festival Despicable Me, Pixar’ın yeni kısa filmi Day & Night gibi filmlerinin galaları, Walt Disney’in Princess and the Frog / Prenses ve Kurbağa’sı gibi filmlerin gösterimleri, yönetmen söyleşileri ve atölyelerle zengin bir program sundu.
Turgut Akaçık kimdir?
Turgut Akaçık 1980 yılında İstanbul’da doğdu. Lisede heykel bölümünde okuyan Akaçık o sıralarda stopmotion animasyonla ilgilenmeye başladı. Anima’da yaptığı staj sırasında kariyerine animatör olarak devam etmek istediğine karar verdi. Anadolu Üniversitesi’nde Çizgi Film ve Animasyon Bölümü’nde eğitimini tamamladı. Anima’da sırasıyla karakter animatörü, şef animatör ve yönetmen olarak çalışmalarını sürdürdü. Geçtiğimiz sene bir de Kristal Elma ile ödüllendirilen Turgut Akaçık hem animasyona hem de film çekmeye devam ediyor.
1995 yılında kurulan anima, Türkiye’nin en büyük animasyon stüdyosudur. Karakter tasarım ve karakter animasyonu konusunda uzmanlaşan anima, bugünlerde daha çok CG filmler yapmakla brilikte stopmotion, çizgi film ve kukla filmler de üretmektedir. Türkiye’nin iyi tanıdığı Çelik, Aslan Max, Pınar Kuklalar gibi pek çok karakter anima’da yaratıldı.
Don’t Go
Süre: 3’ 51”
Hani gözlerinizi kocaman açsanız da göremediğiniz şeyler vardır ya… Bazen kedinizin en iyi oyun arkadaşı olurlar!
Yönetmen: Turgut Akaçık
Prodüksiyon Şirketi: ANIMA
Karakter Tasarımı: Nermin Er
Sanat Yönetmeni: Melis Seylan
Senaryo: Turgut Akaçık
Grafik: Melis Seylan
Storyboard: Ahmet Tabak
Animasyon: Turgut Akaçık
Kamera: Turgut Akaçık
Compositing: Koray Güzey, İlhan Poyraz
Müzik: “Don’t Go”, Yazoo, “Invisible”, Fisher Spooner
Ses: Ozan Kurtulus
Montaj: Turgut Akaçık
Teknik: 3D, live action
Türkiye’nin en köklü film festivallerinden olan Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali bu yıl 17. kez sinemaseverlerle buluşacaktı ki, Gazze’ye yardım götüren Türk gemisine İsrail tarafından yapılan saldırı ve aynı gün Hatay’ın İskenderun ilçesindeki saldırıda altı askerin şehit edilmesi nedeniyle ertelendi. DEVAMINI OKU
Nezih Ünen bir müzisyen, bilenleriniz bilir. İlk yönetmenliğini de muhteşem bir belgesel filmle, ‘Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’ ile yaptı. Film, ilk olarak Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde gösterildikten sonra sırasıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, Fransa’da Montpellier Mediterranean Film Festivali’nde, Yunanistan’da Selanik Film Festivali’nde, Kosova’da Docufest’te ve
İtalya’da Salento Film Festivali’nde gösterildi.
Filmi henüz izleyemedim ama gelen basın CD’sinde yer alan kamera arkası görüntülerden ne kadar önemli bir iş yapıldığı ortadaydı. Bir de zaten filmi izleyebilmek için İstanbul’un ücra köşesindeki bir sinemaya gitmek gerekiyordu, bilirsiniz bu tarz filmler koca İstanbul’un birkaç salonunda en fazla bir hafta oynayıp, vizyondan kaldırılıyor. Neyse bu başka bir mevzu.
TIGLON, şimdi bu şahane filmin DVD ve VCD’sini piyasaya sürdü. Benim gibi sinemada görme şansına erişemeyenler için evde izleyip Anadolu’da belki ezgisini hatırladığımız belki de şimdiye kadar hiç duymadığımız şarkıları sahiplerinden dinlemek şahane olacak!
Filmle ilgili ufak bir detay:
“Bir film düşünün rüya gibi bir yolculuk yapıyorsunuz. Uygarlığın beşiği olduğu halde dünyanın unutmuş olduğu yerleri görüyor ve eşsiz Anadolu insanından olağanüstü müzikler dinlerken büyüleyici manzaraların tadını çıkarıyorsunuz. Yaşadığınız ülkeyi ne kadar tanımadığınızı hayretle görüyor, bu muhteşem halkı bir kere daha sevgiyle, coşkuyla kucaklamak istiyorsunuz. Bu filmi bütün dünya görsün, gururumuza tanık olsun istiyorsunuz.”
Başak Büyükçelen’in yönettiği ve Ali Barkın, Çağrı Berk, Fatih Turan ile Sezer Tezcan’ın rol aldığı İkilem (Dilemma), 25 Mayıs Salı akşamı KargART’ta seyirciyle buluşacak. DEVAMINI OKU