Bedenin nimetlerinden faydalanan oyunların seyircideki izi çok daha kalıcı. Örneklerine pek sık rastlayamasak da, şu aralar metin kadar hareketle de etkisi altına alan fiziksel performans ağırlıklı oyunları derledik.
Bedenden yangın yaratmak
DOT’un yeni sezon oyunlarından Sarı Ay, sözün uzantısı olarak bedeni kullanan iyi bir oyun. Oyunun yönetmenliğini –ilk yönetmenliği olan- Pınar Töre üstleniyor; başrollerde ise Gizem Erdem, İbrahim Selim, Kaan Turgut ve Su Olgaç (Ayşecan Tatari ile dönüşümlü) bulunuyor. Oyunda, sadece dört sandalye ve bir şapka var. Geri kalanı, oyuncular bedenleriyle tamamlıyor. Beden ve sözün, birbiriyle ahenkli bir biçimde sunulmasının geri planında, uzun çalışmalar var elbet. Haftada üç gün sadece beden dersinin yanında her prova öncesi bir saat beden çalışması yapmışlar. Hala da bu ritmi kaybetmemek için düzenli olarak spor yapıyorlar.
Pınar Töre, beden kullanımının oyun içinde çok şey değiştirdiğini söylüyor; “Beden olarak sınırları zorladığınız zaman kendimizi daha iyi tanıyoruz, sınırlarımızı biliyoruz ve o sınırları aşıyoruz. Bu da oyunculuğumuza sirayet ediyor” diyor. Bedenin güçlenmesi, hiç kuşkusuz anlatımın gücünü de artırıyor. Oyunda, zamanı ve mekanı değiştirebilen şey, hareket. Oyuncuları, rollerinin yanı sıra; bir geyik, ay ya da yangın olarak görebiliyoruz. Yangın sahnesinin metninde olan belli kelimelerden yola çıkarak onlarda uyandırdığı hissiyattan yola çıkarak o hareketleri bulduklarını söylüyor Pınar Töre. Oyuncunun bir bütün olduğunun, beden kullanımının ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Ayrıca DOT’un geçtiğimiz sezon sahnelediği Süpernova da fiziksel tiyatronun en iyi örneklerinden biriydi.
Hiç konuşmadan ayrılabilir miyiz?
İlyas Odman’ın yeni oyunu Happy Happy Together, halka küpelerle birbirine bağlı beyaz gömlekli kravatlı iki oyuncunun birbirinden ayrılamamasını anlatıyor. Oyun boyunca kopamayan bu çift, aslında şu soruyu soruyor: “Kurulan her ilişki bir şekilde bitiyorsa neden onları sürdürürüz? Ve insan, nasıl ayrılır?” İlyas Odman, Cam Adımlar’da olduğu gibi önce performatif / fiziksel eylemi bulmuş. Odman, bu oyunun hem Cam Adımlar’ın bir devamı niteliğinde hem de her gösterimde kendini yeniden üretebilecek bir oyun alanı yaratma gayretinde olduğunu söylüyor. Odman, rol arkadaşı Çağlar Yiğitoğulları ile bir buçuk ay adım ve eşli dans konusunda çalışmış. Koreograf Vincent Dunayer, bu dönemde hareket kalitesi konusunda onlara yardımcı olmuş. Oyunun omurgasını oluşturan film ise, Wong Kar Wai’nin Happy Together isimli filmi. Atmosferi oluşturan da The Turtles’ın Happy Together şarkısı. Bir yoğun çalışma dönemi de, dramaturg Burcu Barakacı ile film ve karakterler üzerine olmuş. Bir süre sonra da işin bir ‘tiyatro’ olmasının artılarını kullanmaya karar verip, seyirciyi de oyuna dahil etmeye karar vermişler. Rotterdam’da ilk gösterimini yapan oyun, Belçika ve Fransa’da da oynayacak.
Bunları da görün
* Mihran Tomasyan’ın konsept / uygulama ve performansı bizzat icra ettiği Sen Balık Değilsin ki, Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nda sahneleniyor. www.ciplakayaklar.com
* The Club’ın iki ofis insanının çilesini anlattığı Ofis’te Ceyda Kasabalı, Onurcan Onus, Fatih Altun ve Bennur Duyucu rol alıyor. Konsept ve yönetim Pınar Göktaş’a ait. www.thisistheclub.com
* Tork Dans Topluluğu’nun son performansı İzole’de, Tan Temel ve Sernaz Demirel bir duvar engelini aşmanın yollarını anlatıyor. www.torkdans.com
Bu yazı Vogue Türkiye 2013 Şubat sayısında yayınlanmıştır.