Her kitapçıda onları görmeye çok alıştık: Yetişkinler için stres attıran boyama kitapları. Fakat bir de Doğu felsefesinin meditasyon ve şifa yöntemlerinden biri olan Mandala var. Boyama kitapları ve Mandala arasındaki fark nedir, Mandala nasıl yapılır, nasıl rahatlatır? Hepsi bu yazıda.
Mandala ne ola ki?
Sanskritçe kökenli Mandala kelimesi; daire, yuvarlak, bütünlük, tamamlanma anlamına geliyor. İlk Mandala örneklerine ilk insanların duvarlara dairesel şekiller çizmesiyle rastlıyoruz. Tüm dünyada yüzyıllarca meditasyon, iyi hissetme, kişisel dönüşüm gibi amaçlarla kullanılıyor. “Yukarıda ne varsa, aşağıda da aynısı var” anlamına gelen Tibet Mandalası, bizim burada yaptığımız çizim ve boyamalardan çok farklı. Budist rahipler, rengârenk kumlarla günlerce geniş bir alanda Mandala yaptıktan sonra kumları karıştırıp bozuyorlar. Muazzam bir emek sonucu elde ettikleri Mandala’yı bozmaları, hayatın geçiciliğine işaret ediyor. Anlayacağınız Mandala, hayli derin bir anlama sahip. Fakat şimdilik boyama kitaplarına kendini kaptıranların çoğu sadece boyamanın rahatlatıcı yönüyle ilgileniyor.
Sözü bilene bırakalım
Konunun Türkiye’de öne çıkan iki yetkin ismi var: Gülben Gönülden ve Aslıhan Aksun. Her ikisi de çocuklar ve yetişkinler için atölyeler düzenliyor, Mandala’nın felsefesini anlatıp çizmeyi öğretiyor. 20 yıllık bilişim sektöründeki tecrübesinin ardından Hint ve Tibet felsefesinden etkilenen ve Mandala atölyeleri veren Aslıhan Aksun, hayatını 2008 öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırıyor. “Beyaz yakalı ciddi bir iş kadını iken hayat yolum çok farklı bir alanda, düşüncelerim ve yaşam stilimin bütünleşmesi ile değişti,” diyor. 2008’de Berlin’de Mandala üstadı Paco ile yolu kesişmiş. Paco’nun İstanbul’a yerleşmesiyle ise Mandala sanatının yaygınlaşması için Kadıköy’de birlikte bir atölye kurmuşlar. Yedi yıl önce Paco’nun öğretisiyle meditasyon amaçlı Mandala çizimleri yapmaya başlayan Aksun, Hint felsefesinden gelen bu aydınlanma yolunu atölyeleriyle aktarmaya devam ediyor.
Nasıl yapılır? Gittik gördük
Aslıhan Aksun, en basit haliyle mandala yapımını anlatıyor: “İçten dışa doğru boyanır. Taslağı alınan daireler içerisinde, aynı sırada bulunan figürlerin devamlılığı sağlanır. Figürler ortadaki merkezden başlar ve diğer figürler bu merkezin etrafında düzeni koruyarak genişler.”
Aksun atölyesinde pergel yardımıyla önce küçük bir daire, ardından çevresine altı-yedi daire çizmemizi istiyor. Sonra cetvelle daireleri altıya bölüyoruz ve işte Mandala’nın taslağı hazır. İçine çizeceğimiz örnek şekilleri tahtaya çiziyor Aksun. Yuvarlak, yaprak, gonca, üçgen ve daha milyonlarca alternatif var aslında. Birkaç örneğin ardından bizi serbest bırakıyor. Mandala, içinizden gelen ve belki de anlamsız bir şekil dahi çizmenizi salık veriyor. Şekilleri çizerken ilk kaygı, şekillerin aynı boyutta ya da aynı kıvrımda olması. Ama hayır, Aksun bunun bir öneminin olmadığını söylüyor. Zira hiçbir şekil birbirinin aynısı olmasa da, uzaktan bakıldığında tekrar ettiğinden zaten muhteşem görünüyor.
Carl G. Jung’un Mandala’ya dair söylediği sözü geliyor aklıma: “Önceki gün çizdiğin Mandala’yı ertesi gün çizemezsin çünkü kendini her gün bir başka hissedersin, her bir günün diğerinden farklıdır.” Mandala’nın katmanlarındaki şekilleri çizerken, daha bir saniye önceki şeklin aynısını yapmamın mümkün olamayacağını bir kez daha anlıyorum. Atölye katılımcılarının bir kısmı direkt renkli kalemlerle desenlerini çizerken, ben daha önce Mandala boyamanın verdiği küçük çaplı bilgiyle önce siyah pilot kalemle desenimi çiziyorum. İçini sonra boyamayı düşünürken Mandala’yı sona erdirmeye yakın bu halinin de çok güzel olduğunu söylüyor herkes. Bu arada Mandala’yı tamamen bitirmek de bir o kadar güç. Her boşluğa yeni bir şey ekleme dürtüsü bunun nedeni.
Bu renkler, çizgiler hangi ruh haline işaret ediyor?
Mandala’yla yolu 1996 yılında Endonezya seyahati sırasında kesişen Gülben Gönülden, 2008’de kurduğu Mandala Kişisel Gelişim Org. Eğit. Dan. ve Uygulama Merkezi’nde eğitimler veriyor. ‘Mandala Bir Dua Sanatı’ isimli kitabında ise Mandala’nın felsefesine, çizimlere, renklerin anlamına değiniyor ve birçok farklı Mandala örneği sıralıyor. Mandala’yı içeriden dışarıya ya da dışarıdan içeriye boyamanın bir farkı olup olmadığını soruyoruz ona: “İki şeklin anlamları farklı. Çocuklar genelde dıştan içe, yetişkinler içten dışa doğru boyar. Çünkü çocuklar almaya açıktır, dış dünyadaki bir sürü bilgiye açtır ama biz yetişkinler artık sol beyinde biriktirdiğimiz bir sürü gereksiz bilgiyi serbest bırakmaya hazırızdır. Verme ve serbest bırakma duygularını canlandırır.”
Boyama kitabı mı Mandala kitabı mı?
Son aylarda kitapçıların hatırı sayılır bir bölümünde göze çarpan kitapların birçoğu aslında boyama kitabı. Kapağında ‘mandala’ yazanlar arasında, içinde bir Mandala örneği olmayan bile var. Tabii olayın özünde boyama yapmak da bir meditasyon olduğu için boyayanların birçoğu mandala boyayıp boyamadığını sorgulamıyor büyük ihtimalle.
Aslıhan Aksun’a göre bu kitaplar arasında önemli farklar var: “Boyama kitaplarından bazılarının adında Mandala geçiyor. Doğru, içlerinde merkezden başlayıp dışa doğru büyüyen mandala motifleri var. Bu Mandalaları boyuyor ve ben Mandala yapıyorum diyorsunuz. Ama Mandala boyamak ile çizmek arasında inanılmaz fark var. İkisi farklı yolculuklar. Doğu felsefesinden gelen ve meditasyon aracı olan Mandala’yı çizen bireylerde farkındalık ve özgüven artar, sabır yolunda adımlar atılır, yaratıcılığı ve konsantrasyonu artırır. Bu adımların gerçek hayata adaptasyonu sağlanır.”
Gülben Gönülden, piyasadaki boyama kitaplarına dair şunları söylüyor: “Her kitap birilerine, bir şeylere ve kişinin o anki ruh haline iyi gelebilir. Resim, yıllardan beri sanatların başında gelir ve bir huzur yayar içimize ama Mandala biraz daha farklıdır. Mandalalardaki dairesel form içimizdeki döngüyü harekete geçirir. Altın oranın, kutsal geometrinin ta kendisidir ve evren bunun üzerine kurulmuştur. Boyama kitaplarında dairesel formlu olanları tercih etmek daha büyük bir içsel derinlik ve dönüşüm sağlar.”
Aslıhan Aksun’un yetişkin-çocuk atölyelerine buradan, Gülben Gönülden’in atölyelerine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu yazı Time Out İstanbul dergisinin Ağustos 2015 tarihli sayısında yayınlanmıştır.