17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali 10 Mayıs’ta perdeleri şenlendirmeye başladı. 10 Haziran’a kadar sürecek olan festivalde kaçırılmaması gereken oyunlar var. İstanbul’daki koşuşturma içinde bir ‘an’ yakalayıp, gitmenizi tavsiye edeceğim oyunlardan ilki Prospero Dans Topluluğu’nun oyunu ‘Mesele’.
İsminden de dem vurulduğu üzere, yaşanılan cânım coğrafyamıza dokundurmalar hatta direkt göze sokmalarla dolu olan oyunun başrolünde olan Tülin Özen’in performansı hiç beklemediğim kadar iyiydi. Tülin Özen, Semih Kaplanoğlu’nun ‘Meleğin Düşüşü’ isimli filmiyle Altın Portakal’da En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görülen başarılı bir oyuncu. Daha sonra Kaplanoğlu’nun filmlerinde (Yusuf Üçlemesi) boy göstermeye devam eden Özen, Erden Kıral’ın ‘Vicdan’ında da oyunculuğunun doruklarındaydı, keza bu filmdeki rolüyle SİYAD, Sadri Alışık ve Adana Altın Koza’da En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödüllerini de toplamıştı.
‘Mesele’ tabii sadece Tülin Özen’den ibaret değil. Oyunun kareografisi dansçı ve kareograf Talin Büyükkürkciyan’a ait. Dört kişilik oyunun diğer üyeleri ise iki genç isim; Burak Akyol ve Esra Yurttut.
Oyun, çoğunluğumuza tanıdık gelecek bir şekilde başlıyor; bir masalla. ‘Bir varmıış bir yokmuuş’ diye başlayan ama hiç de alışık olmadığımız bir şekilde devam eden bir masalla. Masalın iki kahramanı da İstanbul’da yaşıyor. Tuzla’da tersanede çalışan prensle Tekel’de çalışan prensesin hikayesi. Tülin Özen, elindeki kitaptan bu hikayeyi okurken kara mizahı mimikleriyle öyle bir süslüyor ki, acınası, ağlanası halimize gülüyoruz o anda.. Talin Büyükkürkciyan, Türkiye’deki meselelere mizahla yaklaşmaya karar verdiklerini söylüyor. Çok da doğru bir tercih olmuş. Artık ‘meseleler’ içinde öyle yoğrulmuşuz ki, yaşananlar mizah yoluyla sunulduğunda daha etkili hale gelmeye başladı.
Oyun 50 dakika. Çoğunlukla kareografi ağırlıklı ve kimi yerde bir diyalog bekliyorsunuz. Dansın yoğun olduğu anlarda biraz sıkılmak mümkün. Oyunun başında Tülin Özen’in performansı öyle etkiliyor ki, oyun boyunca onun bir şeyler söylemesini diliyorsunuz adeta. Sadece mimikleriyle bile yeterince ilgi odağı oluyor. Yazı boyunca Tülin Özen etrafında durmamak için zor tutuyorum kendimi zira kendisini sadece şu an rol aldığı Kapalıçarşı dizisinden bilenler için gerçekten şoka sokacak kadar iyi bir performansı var. Oyunun bir bölümünde küçükken oynadığımız tuz-buz oyununu oynuyor Tülin, Talin ve Esra. İşte orada tek kelimelik ama büyük kelimeler dönüyor.
Misal, Türk-ben, ben-değil, o-Kürt, Kürt-Türk, Türk-Ermeni, Ermeni-Çerkez, Çerkez-Türk, Türk-kebap, kebap-şiş.. diye gidiyor. Oyunun sonunda bu dört kişilik ekip oyun boyunca bir şekilde kendilerine malzeme ettikleri büyük siyah plastik boruların üzerine oturup minibüste olan yolcuları canlandırıyorlar. Bu bölümde de ücreti elden ele gönderirken tıpkı kulaktan kulağa oynar gibi kelimelerin nasıl değiştiğine şahit oluyoruz. “Bir kişi Kulaksız uzatır mısınız?” başlayan para uzatma ilişkisi “Bir kişi Şişli uzatır mısınız?” cümlesiyle bitiyor. Bu diyaloglar esnasında doğaçlama repliklerle birlikte oldukça komik anlar yaşanıyor.
Bu arada Kumbaracı50’ye ne zamandır gitmek istiyordum, kısmet ‘Mesele’yeymiş. Kumbaracı50 destekle ayakta kalan bir tiyatro. Salon 60-70 kişilik yani oldukça küçük. Küçük olması önemli değil fakat sahneyi görmeyi engelleyen iki kolonun bir tiyatro sahnesinde olması pek hoş değil. Bu durum yüzünden sürekli sağa sola hareket halinde olan biz izleyici için de farklı bir deneyim olduğunu söylemeliyim.
‘Mesele’ Tiyatro Festivali programında iki gün oynamış, diğeri 28 Mayıs’taymış. Bu yüzden başka bir yerde şayet oynarlarsa ve haberdar olursanız kısa ama etkileyici oyunu kaçırmamanızı tavsiye ederim.
Geçtiğimiz sezon, ilgiyle takip ettiğim Oyun Deposu ekibinin oyunu ‘Çirkin İnsan Yavrusu’ da tıpkı bu tarzda bir oyundu. Onlar da bir Kürt, bir Lezbiyen ve bir türbenlıyı konu etmiş ve öyle başarılı olmuşlardı ki, yurt dışında bile oyunu defalarca oynadılar. Oyunun dramaturg’u Ceren Ercan, yönetmeni Maral Ceranoğlu ve oyuncular Elif Ürse (ki izlediğim en başarılı kadın komedyendir), Yelda Baskın (tam bir karakter oyuncusu), Gülce Uğurlu (gelecekte ismini çok duyacaksınız). Bu oyunla ilgili bir de onlarla röportaj yapmıştım Radikal Cumartesi’ye, okumak isteyenler buradan okuyabilir.